Hayat
Bir çay arası muhabbettir hayat
Ne yapsan da sonu ölümdür heyhat!
Ne fazla zevk alırsın, ne de tat
Varken ölüm, diyemezsin gönlüm pek rahat.
Muştularında irkilirsin gerçeğin,
Bir güvercinden farksız olarak.
Dudak uçuklatan mazinle birlikte,
Zaman tüneline hapsolursun ardına bakarak.
Seneler, el ele tutuşmuş vagonlar misali pervasız
Geçer üzerinden peşi sıra...
Sonsuza dek ışıldayacağını zanneden raylar gibi,
Aldandın bak ak düşmüş başına.
Nice hülyalarımız vardır geleceğe kök salmış
Zamana karşı muhteris çabalayışlarımızda aydınlık,
Bir buluta dönüşüverir, her yer karanlık
İrtifalar bitmezmiş meğer benizler sararık...
Duraksız yollar hüküm sürer zamana inat
Sonsuzluklara uzansa da, bir gün son bulacak kâinat!
Yok oluşların gizinde saklıdır mahlukat,
Sorgusuz dönmeyecektir er ya da geç melaike-i naşi tat
Zaman tevkif edilmiş bergüzar
Ölümle tahliye edilinceye dek akar da akar
Hoş bir sadâ bırakmaktır geride tek kâr
Bir gün düşecek zahir, siyah saçına kar...