Hayat-ı Mahkeme
kaderim beni sorgulayan bir hakim,
karşısına çıkıp konuşmaya yok hakikim,
tutsak olsada duygularıma musikim,
dost harfler değil,mühürlü gözlerdir beni vuran birikim...
duygularım haps edilmiş bir sanık,
neye bilmediğim bir şeye,sürekli yanık,
toparlayamıyorum hislerimi,sağa sola dağınık,
çok yüzlüler inkar etsede,gözlerim herşeye tanık...
çıkacak sözlerime ağzım olmuş gardiyan,
kötüyü söyleme diyor,gerekirse ateşte yan,
bıçak yaram değil ki,onurumdur kanayan,
haykırsamda faydasız,yok mu derdimi anlayan...
ellerim yanlışlara olmuş,nöbet tutan bekçi,,
kim bu mutluluğumu,12 den vuran zalim tetikçi,
peki ya her bastığım yere önem veren terlikçi,
kim etrafımı kör mermilerle saran tüfekçi...
gözlerim gireni çıkarmayan bir hücre,
algılar her türlüsünü,kaçacak yer yok ne çare,
kim sevgi ağacımı kemiren zehirli fare,
dilim yapar şahitlik,hiç şüphesiz iyiliklere....
sevdiklerim benzer yarayı kapatan merheme,
hiç fayda etmez ne yazıkki geri de kalan mazime,
çok severler beni,gittiğim yönden basarlar izime,
dava kapandı artık,kaderim hayat-ı mahkeme...
her dörtlüğü bir birinden anlamlı bir şiir okudum sayfanızda.
konuyu bir birine son derece güzel bağlamışsınız .
tebrikler Serhat bey ilhamınız bol olsun hürmetler.👍