Hayat Simsiyahtı
gecenin karasıydı saçlarım
ağarmaya durdu
mezar çiçeklerine açtım sırrımı
zincire vurulmuş düşlerimi serdim
ellerimde bir resmin seninleyim
gök kuşağı düşüyor
arsızlığına inat gri şehre
maviş gülüşlü suyun üstü
zeytin gözlü martılarla süslü
ellerim üşüyor ışık yangınlarından
güneş neredeyse doğacak
ağustos böceği caddeler
med-cezir büyüsü
zayıf bedenimi akşam güneşi tutacak
eğildim daha lekesizdi düşlerim
görüyorum saçlarımı hançerleyen
ayartıcı kızıl güneşi
mahur sabahları dinliyor şehir
zamansız sorular gibi her gemi
ezip geçiyor beni ...
20.11.2015