Hayata Bak
Yanında olmak bir olmak değil ki
uzakta olmak ayrılık olsun
daha giderken döneceğini biliyordun
ikilerin dünyasındayız her şey çift
kadere bak ki bir sen ve ben ayrı
tek olan yanılgısız yalnızca Tanrı
gerisi Salı pazarında satılık eşyalar
mahzun virane içi boş evler gibi
içinde yakılacak ateşin membaını
arayan çalı çırpı çam tepelerinde
düşmeyi bekleyen kozalak aşk
sustukça parçalanamayan atom
yazdıkça büyüyen yalnızlığımız
bir ses içimde on sekiz yaşın
sarışın eylül bakışlı sosyalist kadınlarına karşı
sürekli aynı marşı söylüyor
‘’Çankaya yokuşunda balam Asya'nın Bozkurtları
dudaklarda aynı türkü Tanrı Korusun Türkü’’
her yere ve her şeye karşı
mağrur edalarda dikildiğim zamanların
acısını çekiyorum en fazla
en fazla eğmedim de ne oldu başımı
baksana hayat nasılda gösteriyor insan olana gününü
her yan taframı çekmeye niyetli gözükürken
yüreğim ise bigane kadınlarla dolu
yolladıklarım aynı hızla bana dönüyor
aykırı cevval gür hakim
cinnet akşamlarımın bedduaları
sualin bitmez tükenmez
aklına düşmüş cevaplar dik
biliyorum ben ise tepe taklak
zulmedenin zulmünün yanına kalacağını mı sanıyorsun
ey sayemde matrak hayat