Hayata Köşe Bakışı
camlı camsız gözlükler eskittim
her görece kendine güzel gelirmiş insanın
bir güzele güzel demek için
diyenin gözünden bakabilmekmiş hayata anlayış.
çok iyi çok kötü diye bir şey yokmuş
en beton/sert duvarlar da bir gün yıkılırmış
en kötü olmak için çabalayan adamın
elbet bir gün bacağı yolsuzluktan kırılırmış.
neler yaşandı,ne çabalar harcandı
hayat kimine kolaylıkları sıralarken
diğerine ise zorlukları yaşatırmış.
denge buymuş .
bir gün cezasını bulacak diye beklerken
başka gün o kötüyü görmemekmiş bakış
nice camlardan buğular uçup silinirken
bir başka şehirde suya yazı yazmakmış
yazıp yazıp okumaya çalışmakmış hayat dedikleri.
her şey iç içe iken
kendini bir köşeye saklayamamakmış.
ne diye arayıp dururken
neresinde durduğunu geç anladığın şeymiş
her şey iyi kötü giderken
bir gün gitmeyenleri ayıklamakmış.
hayat bir sininin içindeki bir kilo pirinç
gibi ellerimize sunulmuş.
ve marifet o pirincin taşlarını ayıklamaktaymış.
işin eni sonu belliyken
hep çizgiler çizip çizilenleri değiştirmeye uğraşmakmış.
boşaymış diye sonuç çıkardığın
boşluğuna kendini rahatça bıraktığın
iğneyle kazdığın kuyuyu kürekler topraklarla örtüp bıraktığın
yermiş hayat.
ayıklayabildin mi pirincin taşını,pişirdin mi tuzsuz aşını
çözebildiysen anlayabildiysen bu soruların cevabını;
öyle ise; buyrun kıyamet pilavına.