Hayatın İmbiğinden
Artık yeşeren ümitleriniz yoksa.
Beklentileri geçmişin çorağına ektiyseniz
Anılardan gözünüze sürülen mazi dalgınlığı
Yeterini etmemiştir daha
Zira yol arayan
Ne dünden kalan izlere
Ne de yarının kıvrımlarına b/akar.
İç ç/atışmalarında kayıpken
Her ileri adıma yüktür geri dönmeler
Oysa hızla yol almak için
Geçmiş s/anlardan kurtulmak gerek
//Bütün öğreti debelerinden sonra
Hala siz olanın peşinde değilseniz
Hebaya ısrar ediyorsanız zamanı
Ki o zaman
Israrında yegane zayiniz olmanın//
S/iz olmayan hayatların artığı olmak
Hor bir bakış gibi çehrenizde
Mutsuz somurtkan
Asılır durur ağarmış yıllarınız
Zaman alır anlamak
Yaşanılası bir hayat
Kendiniz olduğunuz yansımalarda saklı
Kendi hayal ışığını yakmamış her ruh
Yalnızın kıracına dolu dizgin sürmüştür anları
Oysa hayat başkası olmak için uzun
Kendiniz olmak ise
Nerede duracağını bilmediğiniz
Son bir nefes gibi ensenizde
Ve siz hala.....
26mayıs15
reklamın bitmesini bekliyorsanız
figüranın kariyeri durağan bir yazgıda
ya başlar yeniden ölümsüz
ya bir tükeniş bekler ölümüne
(GÖNÜLALTI NOTLARI 1)
Son bir kaçyılımda geçmişimden hüzünler yazdım hep, sanki sedece ben ben yaşamışım gibi hep geri dönüş, hep arkadaydı gözlerim taki zamın kumbarasında hesaplaşmanın yığınları arasından boğulup burada bir yanlış durum var diyene kadar.
Kendime sunmadığım özverinin hepsini başkalarına verip bitirene kadar. Sonra şunu anladım, yaşamadığım bir mutluluğu başkalarına nasıl yaşatabilirdim. Yüzünüzde gülümseler silinmişken başkalarını nasıl gülümsebilirsiniz.
Geçmiş ve gelecek dümenlerini bırakıp anın tadını duyumsamak elilizdeki yegane yol gelince hüznün vedasına durdurduğum bu şiir yazmak geldi içimden. Teşekürler Necmi Ağabey. Zira okunması için için yazılır şiirler. Herkes payınca düşeni alır dilerim içizde mutlu bir düşe yaslanan umutlar bırakmıştır.
Gün henüz kıvamına gelmedi gibi. Gelmez de. Karşılıklı kahvaltı masasında şiir gibi oturmuşuz. Birden çok yakımızda sanki, bir seçenin ötüşünü duyar gibi oluyoruz. O ara çamaşır iplerine serçe konuyor. Ötenin o olduğundan emin gibiyiz. Zaman akıyor. Aynı masa da kahvemizi yudumluyoruz. Parktaki kadın falına bakayım...Avucumun altından avuçluyor. Kurutulmuş papatya tohumları salınıyor avucumda. Zaman akıyor. Burada da şiir gibiyiz ama falcı kadın ayrımında değil. Ürküyor. Avucunu avucumun altından hızla çekiyor. Çok ateşin var. Hayır bakmam bakamam diyor. Zaman akıyor şiir de akıyor. Falcı kadın hızla uzaklaşıyor. Şiir edersiz olmalı. Saf-yalın ve namuslu. Falcının ederi parmak uçlarımda kırılgan kaldı. Bazen ya anılar desem de ki bazen dalıyorum. Şiir yazmaya dursam mı? Dursam bu kez de içimin urları uğuldar. En iyisi mi ben yine okumaya devam edeyim ve her okuduğum şiir bana sessizliği bağışlasın. Sayın Alagöz esenlikle...
Yaz beni demeden şiir, hani demini bulmadan daha kelimeler yazmak düşünceye zul gibi gelmeye başladı Ahmet Ağabey.
Zaten içimden yazmak gibi bir düşünce geçse, günlüğüme yazarcasına rahat ettiğim bu site, evimin sıcaklığında hep.
Değer verip güne ekleyen herkese teşekkürlerimle.
Kutluyorum Mehmet kardeş günün incisi güzel şiirini çok ara verme bizlere ve şiirlere...👍