Hayatın Rıhtımında
Bir çay içimi kadar kısa mı hayat, Yoksa sabah ezanıyla başlar da, Akşamın dinginliğine kadar uzar mı? Dönüp bakarsın, "Bu muydu hepsi?" dersin. Yokuş aşağı inerken çarpar yüzüne gerçekler, Düşe kalka, yara bere içinde gelirsin.
Çocukken ne hayallerin vardı hani? Koca bir dünya, senin avuçlarında, Ama büyüdün, fark ettin ki, Dünya senden büyük, seni ezip geçer. Küçük mutlulukların peşine düştün sonra, Bir bardak çay, iki dilim ekmek, dost sohbeti, Belki de en büyük saadet buydu?
Aşk desen, kör düğüm olmuş bir ip, Çöz çöz bitmez, boğazına dolar. Sevda dedin, şarkılarda buldun belki, Ama şarkılar da yetmedi bazen, Kendi şarkını kendin söyledin, Ve haykırdın, denize karşı, Ama kimse duymadı seni.
Dost dedin, kardeş bildin, Ama en ağır yaraları da onlardan aldın. Bazen yalnız kaldın, sessizliğin ortasında, Ama o sessizlik seni büyüttü, Kendi içinde bir evren yarattın, Kendi yıldızlarını, kendi güneşini.
Hayat, dediğin bu rıhtımda beklemekse, Gemiler gelir, gemiler gider, Sen hep oradasın, bir şeylerin peşinde, Ama bir gün anlarsın ki, Giden gemi de sensin, bekleyen de. Ve ne kadar çabalarsan çabala, Bu rıhtımda kalmak zor.
Çaydan bir yudum daha al, Derin bir nefes çek içine, Çünkü hayat bu, İç içe geçmiş düğümlerle dolu, Ama bir o kadar da basit. Gülmekle ağlamak arası bir yerde, Ve sen de tam oradasın.