Haziran Çıkmazları
Saatin aksayan yelkovanı
karınca titizliğiyle
eskimişliğimizi nakşederken zamana
bir umut güneyi süzüyor gözlerim
Rüzgar, hafif hafif savuruyor
ellerimden baharı
akşamüstüleşiyor yorgunluğum
avutuyor sandığım sahipsizler
gölgemin sınırlarında isyan türküleri dillendiriyor
ahir ve zahire
Gitmeli...
Ne sır kaldı heybemde
ne de son bir sözlük yer
ağırlıktan saymıyor olsa da kendini
iki tutam teselli cümlesi
parmak uçlarım kangrene göz kırpalı
bir aşklık zaman eksildi dünyadan
Şimdi
güne yönü göstermiyor
kaybolmalarıma alışık Haziran çıkmazları
ve bir ıslık uzaklığında eksiliyor
solumun devrimci yanı
Söyle!
hangi dar ağacı nefesimi arındırır
koynumdaki yokluğu kaç şiir ezberler
daha kaç kez görürüm yüzünün değişmeyen çizgilerini de
gün uzamaya utanır
Ahh!
kurulmuşlar yine gecenin baş köşesine
mürekkebi henüz kurumamış
iğde kokulu özlenceler
oysa ki
dilimin yokuşlarında her Haziran
kendi mezarını tamir ediyor
o koskoca vav