Haz/ir/an'da Ölmek mi Yaşamak mı Daha Zor

deniz kıyısındayım
bir iğde ağacının altında
tepemdeki serçe cıvıltılarında
tartıyorum hayatı
kendimi
ölümle yaşamanın
sefil kararsızlığında.!
dalğaların hıçkırığına karışırken
çaresizliğin gamı
örselenmiş ciğerlerimle
yuduuum yudum
kokundan muaf soluk almak
bana
ölümdür mesela..
çelişkilerden harmanlanmış
bir et
ve dert yumağımıyım ben?
neden
hep böyle resmeder
sureti aşk
beni?
arayıp durmak habire
taptaze ölüler içinde kendimi..
Mayısa geç
Hazirana erken varmak
zamansız ve zeminsiz
ruhsal bir ölümdür mesel/a..
bir çok sevda/dan yenik
ve yaralı gövdemle
geldiysem sana
ki
hâlâ
umut ve beklenti içinde
gayet net olmak
ölüme
yüzsüz davettir mesela..
yokluğunu tik-tak'lıyorsa hep
saatin akrep ve yelkovanı
yine
ve yeni bir ölüme sebeptir
bir bir sararıp solan
o
takvim yaprakları..
Ay ışığı geceden kalmış sa
mesela
hele bir de yakamozlu mehtap
inceden inceye
yalnızlığıma sızmışsa
hayalinin sarhoşluğunda yüzerken
güneşi getirip
hayalini bitiren sabah
ani ölümdür mesela..
Zor dostum zor
ölümü
gelsen
birdebanasor.!
masmavi bir gökyüzüne nakış nakış
tablo olmuşken
kümeli beyaz
açık gri bulutlar
onsekizotuz
Urla vapurunun ardından köpürerek
bedenleşip resimleşiyorsa
hasretliğin
bak;
bu en beter ölümdür mesela..
yosun öpmüş köpük köpük dalğalar
ve iyot kokulu sesin
iğde kokusuna karışır
buğulu nefesin
kulaklarımda çınlatır durur o şarkıyı
"Ayrılmalıyız artık, gitmeliyim bu yerden.
Saadetler diliyorum, sana beyaz güllerden"
hiç kavuşamamış ken
ayrılığı dinlemek
çok gerzek bir
ölümdür mesela..
vazgeçemiyorsam
ne senden,
ne suretinden
ne de aslından..
ve tebessümünü sakladığım
an/lak
rüya/da
bu/sen/le
mutluluk iksirini tatmak varken
böyle bir "tesellihayal" den vazgeçmemi beklemek
dirime darbedir
kansız;
düşündün mü hiç
bu nasıl bir ölümdür
a-be vicdansız????
13/14: Haziran:2019