Henüz Ölmemişken
feryat için kocaman açılan ağzından tek kelime çıkmadı
kaçan son vapura düşerim korkusuyla atlanamadı
pürtelaş şehrin dingin delikanlısı aynaya böbürlendi
hedef belli yol gizemli mola yerinin çatısı yıkık
denize olanca güçle sallanan düzgün taş hala düşmedi
her lotaryanın son günü iç titreterek beklendi
umudun
başkalarından gelecek bir beklenti olduğuna karar verildi
göğüsten enseye tırmanan derin nefes akla ulaştı
dün yarını sorgulamadan savundu
iyi giyimli meczup başı önde avuç açtı kuru kuru ağladı
telefonuyla sevişen genç kız yanına gelen çocuğa çıkıştı
beklemek kalkışmakla yer değiştirdi
zaman madalya verdiklerinden kalplerini istedi
koşan orta yaşlı kadın düşürdüğünü almak için durdu
asri mezarlığın taşlarındaki kadim lisanlar tercüme edildi
yarıda beklemiş gri bayrak göndere çekildi
noel oybirliği ile Ekim’in yirmi üçüne alındı
şahlanan sadece kurnaz sütçünün kör atıydı
dünya yavaşladığında hafif bir rüzgârla sıcak yağmur çiseledi
yeni sürgün çiçekler derinden gelen melodiye döndü
ajanslar iyi haberlerle çalkalandı
boş cehennem fikri makul bulundu
iri ile çelimsiz tokalaştı ayaküstü sigara yakıldı
evin reisi doğururken anne rahat bir nefes aldı
bir yaz ağacıydı aslında güzün de yemiş verdi
çıplaklar birbirinden utandı
konuşmadan anlaşabilme yeni bir yasayla yürürlüğe girdi
kutsal kitabını yıllardır asılı durduğu duvardan indirdi
yapışmış sayfalarını ayırarak okumaya başladı
yanında kimse yoktu kendi okudu
cama üşüşen serçeler avaz avaz bağırırken irkildi
okudu okudu bir daha okudu
anlamadığını anladığında bir daha okudu
öğrenebilmek için ömrün yetersizliğinden yakındı..
ertesi gün ertelenmeye hayıflanırken kaşlarını çattı
sonun başlangıcı hayli heybetli oldu
bir pişman bir nadim bir kadim sıkı sıkıya sarıldı
üzgün Tanrı bir kez daha gülümsemeye çalıştı
güneş yine doğdu
ışıtırken ısıtmaya devam etti..
henüz....