Herhangi Bir Ölü
yolunda gitmiş olsaydı mezarından gerinerek kalkan bir ölü ve düşmeseydi
güneşin saftirik ışınları yamaçtan aşağıya kaymasaydı
sararmasaydı sararmış otların arasında
yanmasaydı
çam kozalaklarının diyarından ürküyorum dedi meleğin biri çam ve reçine içinde içiçeydik matmazellerdi adları yoktu
hanımefendilerdi uçsuz bucaksız dünyanın uçsuz bucaksız uzayıp giden kırmızı koridorlarında
hepsi binlerce kapı binlerce oda ve binlerce ananas tadındaydı
ya da ekşimsi kivi kıvamında tüylü
kadınlar
alooo dedi kutuplarda kalmış ve daha fazla ileri gidemeyen buz kırıcısı bir gemi gövdesi yorgun algıları sıfırlanmış umutları tükenmiş bir mavi balina gibi sıkışıp kalmış
şair edepsiz olmalıdır dedi mors mors gönderilen notlarda tanımadığım biri
edepsizliği ve her türlü hainliği
bir kadın şeytanlığında barındırmalıdır
yoksa çekilmez olur bu dünya
bu mezarlar bu aşksızlıklar yaalar ve beeler
gibi dilsizleşir dedi şair bocalar
sürgün diyarlarında
sermayenin kucağına oturur binlerce donmuş insan
dağlarda duvar diplerinde temellerde sivil diktanın otoriterisinde
çürür çuvaldızlar çarıklar Kırıkkale veya M1 yarım kafalı Abd'li tüfekler
ama yadsıma şimdi milyonlarca velet var
kütüphaneleri unutturulan
memlekette diktanın diktatörlüğü eşliğinde
havanlarda demir tokmaklarla dövülen
ezilen kültürler var yeni kültürler şık şık dizayn edilirlerken
bir kadın var son derece siyah son derece merak uyandıran son derece çekingen
hangi vakıfta kalmıştık
hangi buluşmada hangi şiirin ötesinde
biz ikimiz Sibirya'da
soylu veya soysuz olmakla mı eş değer oluyoruz
tükettiğimiz umutlarımızda
var saydığımız kazanımlarımızla
Petroviç yalnızdır tahta yatağında
aynı ben gibidir belki
Dostoyevski yazdığında
merhabasız geçiyorum seni
çünkü sevdiğim sensin ve sevdiğim sene merhaba demek zorunda değilim
alışmalısın ha orada ha burada ne fark eder
bakma çevir kafanı yüreğini sırtına döndür
bakmayın hiç biriniz boğulduğuma
fırtına yakındır diyorum
diyorsam diyorum fırtına bu hallaç pamuğu gibiyiz artık
tüberküloz yalnızlıklarımızdayız bir gece de kan kusuyoruz ve bitleniyoruz
biraz enfiye mi istiyorsun ve biraz votka mı
buyur dostum sana ölme diyen yok
sürgün diyarlarında
dikenli bir çalı top gibi yuvarlanıyor bir filmin karesinde
uğulduyor kederim
ama beynimde bir düşünce
tek bir söz tek bir ezgi
aşk
şiir ve bebeğim
Necmi bey, iyi akşamlar. Şiirinizde konuşan özne, manevi ve maddi fırtınalardan geçtiğini ve durulduğunu hissetiriyor okuyucusuna. Bu duruşunuzun özelliği bütün sarsıntıları ile " ben varım, buradayım ve mevcudum " diyor. Yürekten tebrikler bu dikkat çekici harika şiiriniz için. Sağolun ve varolun. Saygılarımla IOANNIS BOZIKIS
Şiir
Şiir
Şiir
Usta bir kalem
Sevgiyle kalın ...
fırtına yakındır diyorum diyorsam diyorum fırtına bu hallaç pamuğu gibiyiz artık tüberküloz yalnızlıklarımızdayız bir gece de kan kusuyoruz ve bitleniyoruz biraz enfiye mi istiyorsun ve biraz votka mı buyur dostum sana ölme diyen yok sürgün diyarlarında
dikenli bir çalı top gibi yuvarlanıyor bir filmin karesinde uğulduyor kederim ama beynimde bir düşünce tek bir söz tek bir ezgi aşk şiir ve bebeğim
.............o en sona varışlarında bile şair hissettiğini yazmaktan asla vaz geçmez ve de evrenselleştirir dizelerini / evrensel bir şirin yazarı olur. Hayatın sonu mu ya da ben mi öyle algılıyorum ki bu bence öyle satırlarda buna rağmen şair beynine hükmederek hayata dair sevmelerinden kopmaz.
Şiirlerinin çok yakın okuru ve de beğenim içerisinde olmamdan dolayı da mutluyum. Günümüz de kaç Necmi DAYAN var ki ? büyük üstada en içten saygılarımla........