Hey!
Buyurun, ağabeylerim ablalarım.
Bu konuda hepimiz hemstır' değil miyiz?
Yemedik mi tavukların çocuklarını,
Ağaçların sırtlarına binmedik mi?
Farelerin delik yuvalarına üfleyip,
Köstebeklerin üzerinden geçmedik mi?
Bütün bunları yapan biz değil miyiz?
Hey! Karışık salata
Dertli Çiğ Köfte ve
Kendiyle barışık Kısır (kusur).
Develerden geçerek düşündüm.
Aslanım, hey!
Bak, ben bu deveyi güderim.
Bu diyardan giderken (ama daha erken)
Aslanım, hey!
Aslanı aslan bekler evinde,
Boğayı inek... (işte bu yüzden)
Ne sen aslan olmayı iste,
Ne de ben boğa olmayı...
İnsan olalım azıcık.
Yerlere tükürmeden evvel.
Senin şu elinde tuttuğun kiraz mıdır? (değildir)
Kiraz yaz mevsiminde bir yaz mevsimi...
Öptüğün... öptüğün... kadının gözleri...
Ceplerine doldurduğun anne şefkati...
Babanın çatık kaşı... aman ha!' yüreği...
Hey! Armut bakar mısın?
Gönül kırdın, öfkenin mutfağında.
Hey! Çay bardağı değildir o.
Parmağın değildir-ki kanasın.
Topla kırıklarını yerden-yerin dibinden,
Öp sonra onu; öp öp öp!
Dünya'nın en güzel kavgasıdır; öpüşmek.
Hey sana diyorum bal kabağı!
Ağzından damlasın ağzından.
Yoo, hayır kabağı değil.
Sadece balı damlasın damlasın.
(Bazı) sen sesini ancak gak' deyince güzel duyarsın (bak!)
Kargalarla beraber gak' guk' gak'
Eh tekrar hak' hukuk' gak'
Ve tekrar adalet' cinayet' gak'
İşte böyle deveye binilmiş aslanım!
Kargalara eşlik edersen eğer.
Geriye ne kadının gözleri kalır.
Ne de yaz mevsiminde bir yaz mevsimi...
Kurtçuk kalır elinde bir tek hop hop' dansçık.
Sen sadece kabarık göğsünde horoz besleyen,
Bir hindi olmayı dene sevgilim aslanım.
Topraksın zaten.
Dönecekken toprağa gulü... gulü... gulü... gulü...'
Az biraz da sessiz ol hem, ürkütme garip bülbülü.