Hey, Gökkuşağı!
Rengi bozuk renksizlerle dolu sema,
Ak baktırır kara giydirirsin adama.
Hey sen, Gökkuşağı!
Al git bozuk renklerini dünyamdan,
Yeter artık ak diye sarıldığım karaya;
Kim gücenir? Kim kırılır siyah desem sarıya?
Beyaz sargı bezi dahami iyi gelir yaraya?
Boş konuşma, boşa aldatma
Boşlukta kalıp sende vefayı unutma..
Çık git dünyamdan kırmızı gül,
Sende git durma mor sümbül,
Senide görmesin gözüm beyaz yasemin,
Sanki sizinle daha mı renkli gelecek ecelim?
Renksizde alınır nefes bil!
Neyime yetmez benim renksiz karanfil.
Seslenişlerden serzenişlere;
Çığ olup sürüklenirken bedenim,
Rengi bilemedim, renksizde döner dümenim
Hey gökkuşağı;
Renksiz yağmurun rengarengi;
Kimine göre renkler seramonisi;
Siyah bakışlarda yalan renkler çiçeği;
Ve aşık görünümlülerde, hazin bir melankoli;
Al kırmızını, turuncunu, yeşilini;
Çek git efkarlarımın üzerinden!
Mavisiz olsun denizim, gökyüzüm
Mavi varken sanki çokmu güldü yüzüm..
Renksiz bakar olmuşsa insanlar
Renk vermiyorsa, gerçeğe katılan yalanlar
Kapattım gözlerimi renklere!
Gördüğüm rengi ancak beyaza siyah çalan anlar
Ve renksiz bir adam kendi rengini satar...
Beyaz bir kadın mavi bir adamı yakar;
Bir maviye, bir sarı katıp
Kadın Edeb'i kadın Haya'yı kadın Ar'ı yakar..
Hey gökkuşağı!
Götürürken dünyamdan laciverti
Beyazlara sar beyaz kadınları!
Vefasızlık boğçana iliştir bütün kirli yalanlarını
Mor alevlerde pembe feryatlarla uzaklaş dünyamdan
Renkler;
Düş!
Düşün!
Düşünce dünyamdan...!