Hey İstanbul
Hey İstanbul !
Sen sen ol, tez zamanda kendine bir fistan bul ve giyin
Yırtmaçlı tebessümlerin başını döndürüyor bu devranın,
Kimseler hebardar değil, yalnızlığa metropol olmuşsun
Nice f*h*ş*ler türetip duruyorsun, dudaklarının ucuklayan kızıllığında...
Hey İstanbul!
Saçı başı dağınık bir kadın gibisin,
Hangi mülteci göçebe yüreğiyle sıyırdı eteğini
Ve dokundu taşı toprağı altın vücüduna cenabet elleriyle,
Ki yoksullaştı kenar mahalleli hayallerin böylece...
Dudaklarını büzmüş iki yakanı boğazına iliştirmişsin,
Tesettürlü sokakalarına kaç günah saklamışsın, kim bilir!
O kadar çekici
ve bu kadar hayasız duruşunu neye borçluyuz söylesene?
Maviler giyinmiş, entarine kum tanelerini biriktiren şu nefes
Bir uzak diyarın hasret esintisidir, üşümezsin sen kolayca
Gecekondu umutların var, korkutmaz seni karanlıktaki alaca...
En işlek caddelerine boyluca uzanmış kaldırımlarda
Hırçın tr*v*stiler gibi kendini pazarlayan şu tarihin şehveti,
Kaç imparatorluğun ırzına geçti ve amansızca terk edildin?
Her defasında yeni bir sevgili edinmeyi nasıl becerebildin?
Hey İstanbul!
İyi dinle,
Siyah kuşak değil o, deprem kuşağıdır ince beline doladığın
Farkettirmeden bunu kimselere, aldı başını gitti bunca kandırdığın,
Kaç cenaze oldu kimsesizler mezarlığına kaldırdığın?
Ağzın dilin yok mudur senin?
Lâl mı olmuş sevişmekten yoksa dudakların?
Hey İstanbul!
Söylesene,
Hala kendine yer bulamamışlarla mı doludur,
O kaldırımbaşı konuclandırılmış kalabalık durakların?
Tşk. Hiç İstanbul'u görmedim ben :)
istanbul üzerine dökülürken dizeler ne desek boş mavi gökyüzü örtecek ayıbını nasıl olsa😙
kutlarım dizelerinizi👍👍👍👍