Hey Tanrım
ne kadar yaralı olduğumu duymak istedim Tanrı’m
nereden nereye aktığını gözyaşlarımın..
sıkılınca benimle ip atladı mı?
hayır!
sadece sobeledi haftanın sonu her pazartesi..
tutuklanıyorum her gece bir göğün altında
yutkunur durur bulutlar saat başı
ve kefilsiz bir çek yazar Tanrı’m,
ağlayan gökkuşağına..
siyaha dönüyor rengim
gökkuşağında siliniyorum gittikçe,
gittikçe daha da bozuluyor gözlerimin vanaları
ve silecekleri umursamıyor kirpiklerimi..
ne kadar yaşanılası bir dünya,
hey, hey umurunda mı Tanrı?
sürtündükçe büyüyor boşluklar,
çizemez oluyorum ağaçları..
sözüm geçmiyor damlara çıkan çocuklara
indiremiyorum gökyüzünden kuşları..
soluk bir resim gibi duruyorum yarattığın bedende
sabaha karşı yalnızım işte!
bir ezan kadar çıplak okunuyor fikirlerim,
ürkek bir selamlıktan giriyorum ezgilerin haremine..
ne kadar da işsizim,
antarktika’da erimeye yüz tutmuş
bir hantallık gibiyim..
sahra’da asırlardan bu yana kurumuş
bir nehir yatağı kadar çorak, verimsiz..
sallanıyorum iki dünya arasında,
göğe bakıyorum işte, ne varsa orada!
ne var orada ne var orada,
terk edilmiş ben kümelerinden başka?
suratsız çekilmez çelimsiz bir benden başka..
bakmayalım artık göğe,
yürü gidiyoruz Tanrı’m,
sahipsiz bir sal kamarasına..
Kelebek Patikası - 2018
Araf'ta kalmak gibi bir şey gerçekten şu an dünya umutlu ama çaresiz çöküş içinde yine de. Güzeldi Mert bey içtenlikle kutlarım