Hicaz Hatıra
eski bir dost gibi
kapı aralığından
pencere kenarından
davet beklemeden
bildik bir yolu adımlar gibi
ve ağır
ve acelesiz
ve de "acı söylemeye" mahkum oluşundan mıdır
hayli keyifsiz
gelir gece
koltuğunun altında bir kitap
ayrılıklardan yazılmış bir kanun
kötülüklerden kara bir kapak
ihanetlerden kalın bir cilt
yalnızlıklardan müteşekkil bir eskime
korkulardan mürekkep bir toz
koltuğunun altında
çaya simit batırır gibi şaraba batıracağımız
nice körpe aşk fidesini
gaddar bir cellat duygusuzluğuyla
idam sehpasına yatıracağımız
merhamete yer tanımayan bir kanun
plaktan bir cızırtılı ses
eskilerden bir şarkı dilleri toprakla örtülmüş sazendelerden
hafızamda yankılanan bir uğultu
patlayıveren bir rüzgarla darmadağın olması gibi anmalarımın
herşeyin altında gülümseyen o yüz
bir bıçak sızısıyla kalbimde sıkışan nefes
üzülmemek için çabalarken ağlayışlarım
sonunu görmeden terk ettiğimiz yol
uzar
hayal dallarıyla ulu bir ağaç karanlık gökte
uzar
efkar ağır bir zehir gibi besler hazan çiçeklerini, çiçekler
uzar
imkansızlıklardan dikenli teller örülür hergün aramıza ve dikenler
uzar
yazdıkça yarası açılır kalbimin, mısralar
uzar
yine de diyerek anarım seni, öfkemle savaşım giderek vahşileşir, giderek
uzar
koltuğunun altında kara kaplı bir kitapla çıkagelir gece, gittiği yollar
uzar
plaktan cızırtılı bir ses dağlar fikrimi, eskilerden bir kanun taksimi
sevdiğimiz, sevdiğin, sevdiğim ses
uzar
etkileyici bir anlatım.
güzeldi.
sevgiler.