Hiç'imsin
rahmet akıyor her bir tarafından
ölüm diyarlarında boyun-posun
sesin yankılanıyor sadece
arkandaki sokakların loş diplerinde
bir Bağdat gazeli sarp kayalardan
alnının açıklık yerlerine bu savaş
doğuramadıklarının göğüs ortalarında
akıl almazlığımla yoğurdum seni
küflü battaniyelere sardım yüzün açıkta kaldı
sıktığım, dipçikler çatlamak üzere
kör gözümle nişan alamadım kalbine
şanlı bir bildiri satırına belimde kırılan sopaları ekle
pimini çektiğin her özgürlük
yasaksız yağmurlar yağdırsın üzerine
ne kitaplarda suçun görünür
ne kalabalıklarda saçın
ne memleket tutuşur inancından
ne yağlı çıra orta çağlardan
sen benim gönüllü cadımsın
geceleri nöbette şafakta taş kenarlarında tattığım
ufkumun en darlığı sıyıran kurşunların merhemi
neden kapattığın kapı önlerinde sabiler de var
Allahlarından daha ayrılmadılar ki saflıklarından abideleri var
haklıyken komutlu komünist olmak neden
hani nerede uğruna ateşler yaktığın davalar
vurdumduymaz kulaklarla görür de bakmaz gözlerle
son kez bak yerle yeksan cephene
uğruna bilgisiz savaşlar yaptığın her ülke
hain ilan etti seni geçen gece
artık sen bir hiçsin sadece benim hiçim
ilkim sonum ergenliğim beşiksiz babalığım
rutin ajansların asi kızısın artık
bakir gecelerimin kız oğlan kızı
defalarca yalınayak çıkılan ıssız tepelerin
aşağıya inmek bilmeyen boş yere ölmüşü
sen
memleketimin gül demetleri içinde bir türlü koparamadığım ayrık otu
sen yorumdaki devrik cümle
sen
solumdaki komik sancı