Hiçten Çoklu Küfürler Ii
-I-
Arzunun en itaatkar yüzünü sardık belimize,
göbeğimizdeki hakaretlerin fıtığı rahat bir soluk alsın diye.
Sırlarımız sırt döndü muvaffakiyetlerine
Yüz döndü asılmış umutlarımıza, kanımızdan olanların
elleriyle sardığı iplerini,
boyunlarına...
Kan kusuyor ezilmişlikler.
Suretine 'kanıyor' ruhlarımız bir tatlı tebessümün
Biz cândık kainatın tutkusunda
Kasıklarımızda dolandı kinimiz, acı küfürlerine
göz yumup yüreklerimizin...
Bir hikâyenin kahramanlarıydık kimsenin bilmediği
Gök kubbenin fahişeleri, yıldız diye yutturdular kendilerini
Kuytularında sakladıkları, evlatlıktan reddedişleriyle.
Bir sövüş de bana doldur, anne:
Daha anlamını bile bilmiyorum, demirden pençelerin.
-II-
Çirkinlik akardı, saçlarımıza inen sulardan...
Korkardık gulyabanilerden, insan gibi gösteren kendilerini!
Gülleler dökerdi gök kubbe, sırtımıza
Kar topu sanır, birbirimize fırlatırdık...
Kardan adamlarımız vardı bizim, kardan bi'haber adamlara hediye ettiğimiz.
Işığımıza düşerdi gölgeleri
Biz ya bizdik ya da iz.
Gelmişiyle geçmişine doldur küfrü hayatın, baba:
Biz yapamadık...minikti ellerimiz...kimsenin fark etmediği...
Titrek ellerimizle karamsarlığımızda kavrulmuş
bayat kelamları dizdik sıraya.
Yakarışlarımız onlara yağardı, elemleri bize.
-III-
Düşüyor ayak ucuma taşlanmış bedenler,
Masalların kahramanları, periler, fısıldıyor kulaklarıma:
"Sakın atma o taşı!"
Filistin Sokaklarında:
Var olmak gibi haklı bir çabam var.
"Şu demir yığınına fırlatsam şu kayayı, parçalanır mı dersin?"
Dilim kekeme kalmış,
Susuyor.
Susmaya bağışıklık kazanmış.
-IV-
"Baba, hani dinimiz bütün dinleri sevgiyle karşılardı. Sevgiye silah tutar mı insan?"
-V-
"Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır." (Mâide Sûresi, 32.ayet)