Hikâyemiz
yine sefere çıkalım
sonunu bilmeden
tıpkı bir çocuk gibi
gözlerimiz kapalı
oturup kenarına
bağdaş kuralım
kavak ağaçları
kırlangıç yavrularken
bir sivrisinek sevdası
pirinç tarlalarında
hasatlar sararır
ve kamyonlar yanaşır
içine düştüğümüz vasat denizler
şaşırtmaz bizi
hayal kırıklıkları
urbamızda boldur nasılsa
toplu azarlara maruzatımızdı,
ses etmeden
çığlıklar sağırlaşıp
bahanemiz oldular
asgari bir disiplinde
aradık anlamları
geçirdik postalları
el bombasız, çatışmasız
boşlukta
tutunacak dalı olmamaktır
hayata bulanmak
ve sarılmak yılanlara
hemen seçtik
cılız olanı
adaklara bayılırdık
kurban olmadıkça biz
uzandı körolası eller
tek bir noktaya
içgüdüsüydü bu soysuzluğun
ve yanılmazdı hiç
alkışladık sonunu
bütünlemelerde,
mutlu sonlar
kaldı boş salonlara
ucuza yağma
sefil hayatlar bunlar,
pazarlanmak tek marifet
yalancı çobanlara
ve alkışladık biz
hiç utanmadan
şaşırmadan
yadırgamadan birbirimizi
pazarlıksız tek gün geçmedi
öptük bükülmeyen bilekleri
tilkinin aklına gelmeyecek
şeytanlıklar dolanırdı aramızda
önemli olan suyunu çıkarmaktı
alan razı veren razı
gönüllü eziklikler,
en şerefsiz zaferler
yandan çarklı pusularda
yoldaşlıktı bazen
bazen karşılaşmaktı
dişlilerin arasında
uzanan elleri çevirmek
tek neşemizdi bu yörelerde
ve parmak sallamak
en eski adetimizdi
uçsuz bucaksız
çamur deryalarında
pohpohlanan benlikler
hiç aklanamazdı
yazık!
ne bir gören oldu
ne bir duyan
hayat denen rüyada
zaman tükendi,
oyun bitti...
ödemenin zamanı geldi hesabı
kalk artık...
haydi uyan!
22.07.2012