Hüzün Düştü Yüreğime
Yüküm ağır
Borçtan yeğin
Hüzün düştü yüreğime
Yanlışı söylediğim yerde alkışlandım
Doğruyu söylediğim yerde yuhalandım
Anlamı sade
Dimağda sürenle zaman
Vadesi kade.
Hüznün gölgesi olmaz ama
Bir kez düşürürdük yüzümüze
Yine de acı çiğnedik baklayı
Sövmek ne... Ne gelirse düzümüze
Ağlarız da saatler dolaşık
Şeyda ederiz, yiğit bulunla kendimizi
Bu kez hüznü bağlarız, ipler hileli
Anasını dedik bir kez,
Sonu gelmedi; biz, bizi bileli
İçin neşe
Ağzın şarkı
Bilmezsin kalabalıkları
Yutmuşsun ya içinde
Kıpır kıpır
Hüzün bilmez papağanlar
Osmanlı düşer
Tokadı pufff
Tekrarı cerh
Çark ederi şerh
Ey insan
Yapıştın yakama
Canım elinle
Çıkana bak ama
Tarihin düşer gönlüme
Üç beşlerin olmasa yüz yıla
Sarihin belirsiz
Kâğıt derim
Ağıt tutar
Ağıtım derim
Sen değilsin gibi görü
Özlem kavuşum olmuş
Daha aç demeden
Gözleri soygun
Çalmaktan acıkmış ta
Ömür bulmakta doygun
Kol bulmadım içime sarılacakla
Ne neherim çağlamakla
Ne beherim ayrılıkta damla
Gözler hüzün bilmez ağlamakla
Ne çok ta aşığım
Ne çok ta susuzum
Sen saray kurnası
Ben çengi zurnası
İşte bu yüzden huysuzum
Laf konuşurum
Gaf konuşurum
Zarf konuşurum
Mazruf konuşurum
Kılçık atar
Anlam kaçar genze
Hüzün gölge düşürmez
Kendisi düşer benze
Anam zurna tutmuş
Babam da peşrev
Bak Ruhi bak
Kime benziyorum
Kimin hatalarıyım ben
Dere geçtim
Paça sende
Tutuşayım dedim
Ayrılığı seçtim
Ne çok da su, şu deniz
Bir damla içsem
Göl olur mu bilmem?
Hüzün düşer gözlerinde
Dalarken ıraklara
Sen beni taklitte
Hüzün bilmez papağanlar
28.08.2012
Beher: Her. Her ayrılıkla damla