Hüzün Sabahı
senin suçun yok dağlar kızı
sadece bir muammadır adın
direk iğneyle işlenmiş sızı
ruhumda eksikliğin var kadın
senin suçun yok dağlar kızı
sen beni benden kopardın
bir kısmım var, bir kısmım yar ve yarım
sislere boğulmuş içimdeki boşluk
dengeyi kuracak bir tılsım ararım
yoksa süründürecek beni bu sarhoşluk
bir kısmım var, bir kısmım yar ve yarım
olmadım seninle, seninle son olmuştuk
senin suçun yok ayder kız
derin suların dünü kararttı
çehreni boyadığın altın yaldız
sığ sularda günü sararttı
senin suçun yok ayder kız
ve tanrı, kadını yarattı
bahçem talan olmuş gülüm dolu vurgunu
yavrusun yitirmiş kuş gibi ağlar şimdi
dağlarda bahar, yağmur durgunu
çiçeklerin hatrına yağar şimdi
bahçem talan olmuş gülüm dolu vurgunu
bir acının içinden doğar şimdi
hapsolmuşum hesapsızlığına sevdamın
bir çılgın küheylan koşturur içimde
gem vurmak için boşa çırpınmayın
bir anka, bir atmaca, hep başka biçimde
hapsolmuşum hesapsızlığına sevdamın
bedenim çarmıha çivili, düş üm niçinde
kim yıkabilir ki taçsız kralın tahtını
gönlüm taht kurmuş sevda ülkesine
çirkin de olsa çöplüğün saltanatını
vermez arslanda gelse hiçbirisine
kim yıkabilir ki taçsız kıralın tahtını
ve gülüm; ölümden öte gelir kendisine
umutla sarıldım sarı sevdalara
ateşler üzerinde süren serüven
prangada vurulur mahkumlara
cezasını çeker suçu işleyen
umutla sarıldım sarı sevdalara
aşk,mahkum ve pıranga değişmeyen
bir ışık demeti saçlarında üslenmiş
gözlerimde yanık izler bıraktı
kim derdi bu adam senden ayrılacakmış
yalancı düş lerin beynimi kararttı
bir ışık demeti saçlarında üslenmiş
tüm renklerimi, rengiyle sararttı
kuyruklu yıldız savurganlığında gece
yıldıza çarpılmış ve sendelemiş gibiyim
uykularıma saman yolu gelince
yörüngesini kaybetmiş bir serseriyim
kuyruklu yıldız savurganlığında gece
saçlarına serilsin, yıldızları seyredeyim
eline değdiğimde elin bir gül yaprağı
solacakmış gibi kadife tenler
umutsuz ruhun arzular toprağı
mezarı bekler gibi ölmüş bedenler
eline değdiğimde elin bir gül yaprağı
avuç içlerinde ter, korkak kelebekler
bilmem neden ufka dikilmiş gözlerin
yarım kalmış bir şarkıyı mı söyler
boğazında düğümleniyor değilmi sözlerin
yoksa yüzüne kıyamayan bakışımı gözler
bilmem neden ufka dikilmiş gözlerin
hiç anlayamadığın aşkımı özler
zambak duruşu beyaz yanakların
güneşe vurulmuş tan gibi kızarır
bilmem hangi isyandadır dudakların
hangi umutsuz duayı mırıldanır
zambak duruşu beyaz yanakların
düş kadar yakın,dün gibi uzaktadır
gözlerin rengini, deryaya verdi
ürkek damlalar yanağında nehir
rüzgar esmeyi saçlarından öğrendi
ince topuklarında iz, hançerle bir
ğözlerin rengini, deryaya verdi
mahkum; sularda bir ışık gibi erir
bir bilinmezlik sanki, sarar hep beni
geçip giden günlerin hesabını sorar
birgün bulacakmışım sanki, der gibi
gölgesi yosun tutmuş hatıranı arar
bir bilinmezlik sanki, sarar hep beni
umuttan başlayıp mahşere koşar
gözlerindeki yağmur damlaları
imbik imbik akıtır içime acısın
eritir yüreğimdeki yalçın kayaları
ömrüme kurulmuş darağacısın
gözlerindeki yağmur damlaları
mahkuma tutulup, hükme ağlasın
ah işte bilinmiyor timsah gözyaşları
hedef benmiyim, yoksa kim bu ağlayan
masum eğilip mahkum yalvarışları
omzuma yaslanmış, arzularda boğulan
ah işte bilinmiyor timsah gözyaşları
sevgi tacirinin zincirinden akan kan
gönüllere taht kurmuş züleyhamısın
saltanata asılı kalmışsın,buklelerinden
sonsuza kadar yaşamakmı maksadın
bir deryasın, köpükler altında ezilen
gönüllere taht kurmuş züleyhamısın
in artık babil kulelerinden
nerden öğrendin klopatra bakışları
ruhun katerina, görüntün kadın
hayatına amaç yaptın alkışları
soysuzlukla anılır oldu adın
nerden öğrendin klopatra bakışları
keşke baharda doğan nergis olsaydın
dönmez zamanlar içimde titrer
avcıya tutulmuş ceylan yüreği
hayallerim bir söz ile biter
seni sevmiyormuşum cümleciği
dönmez zamanlar içimde titrer
sen bir hayalin yalan gerçeği
bir ah ile yaşlanır zamanlar
işte bak adın mazi oldu
hasret ile devrilir dev gibi adamlar
bir hüzün sabahı adınla doğdu
bir ah ile yaşlanır zamanlar
çıkmaz sokaktır varlığının sonu
güller ve gönüller bir birine benzer
kırılmayınca güzelliği hep daimdir
baharla açar,kanı boğan renkler
sonsuzluk, ressamın tualindedir
güller ve gönüller birbirine benzer
sevgisini herzaman cömertçe verir
sevgi yeşerirse çorak gönüllerde
güneş sevinir ay sevinir
sevgiliye bir demet gül verilirse
eller sevinir gül sevinir
sevgi yeşerirse çorak gönüllerde
karanlık sularda ay belirir
ayder ufka baktığında güneşle çizgi
uzun uzun yol, uzun uzun yol olsun
kulaklarında çınlayan şu yaman ezgi
yağmur yağmur umut, bulutla dolsun
ayder ufka baktığında güneşle çizgi
hayatında isyan,mezarında son bulsun
git sanal dünyanın duman sayfalarına
uzunca bekle, sisler dagılsın diye ufuktan
nafile beklersin: yalan yüklenmiş anılarına
bakarsın, rengi atmış saçlarına uzaktan
git sanal dünyaların duman sayfalarına
beklediğin gemi ayrılmıştır çoktan
son anında, uzakta, bir anıya baka kal
demir atmışlığın mı var ebediliğe
başını bükülmüş dizlerinin arasına al
yelken açmış beyaz saçların bilinmezliğe
son anında, uzakta, bir anıya baka kal
baka kal, boşlukta beliren kimsesizliğe