Hüzün Sakinleri
Kalabalık bir kentin yalnızlık sokağında,
Hüzün sakinleriydik,
Gözlerimiz her çarpıştığında,güz gelirdi yüzümüze,
Eylül olup solardık,göz yağmurları yağardı içimize,
Kan ter içinde Güzgülleri açardık.
Biz seninle hazin dünyanın hüzün sakinleriydik,
Hasret katıklı,ayağı prangalı,dizi kırık sevdayı;
Çok zorlu,az umutlu,hatta sürüye sürüye sevdik...
Başı sonu olmayan bir kitabın tam ortasıydık işte,
Dilimize asılmış asla'lar,tam olmayan yarımlardık,
Ayrılığı bile "YAR"diye bağrımıza basa basa,
Uzaklara baka baka ,dili bağlı,eli koynunda sevdik...
Karanlık gökyüzü, mavisi kayıp, güneşi saklı,
İki yakası bir araya gelmez, yolu sapa sevdayı,
Az suskun,az mahsun,delikanlı,
Hatta gözleri kanlı sevdik,
Yanlızlık sokağında, hüzün sakinleriydik ...
Göğe hasret uçamayan bir güvercinin,iç çekişi,
Yalvaran bakışı,can verişiydik biz,
Kanadı kırık sevdik...
Biz hüzün sakinleriydik,
Yokluğuna "EYVALLAH"deyip,
Üstüne keskin bir "AH" çekip ,
Bıçak üstünde,"YAR'ı ser'de,
"YARA"yı gönülde , zehir gibi bir hüzünle sevdik...
Şiirlerimiz öksüz,biz kimsesiz,gülmeye hep beş kala,
Durdu saatimiz,
Hasrete tok,vuslata aç,bi o kadar zengin,
Uçsuz bucaksız kerpiç hayallerin sahibiydik
Ve bi o kadar çaresiz!küstürdük papatyaları,
Muhtaçtık!bahar diplerinde aradık sakladığı son yaprağı,
Gönlümüzün arka bahçesinde yeşertip umut çiçeklerini,
El kadar kalpte,koskoca bir yürekte kül olmaz koru sevdik...
Cümleden sakınıpta,tek hece aşk'a yenildik ya! bir akşam üstü,
Temmuz baksada gözlerimizden,
Yanlızlık sokağında;eylül yüzlü ,zemheri gönüllü,
Hüzün sakinleriydik...