Huzur
Dünya ne güzeldi geldiğim zaman,
Karlarla örtülü dağlarım vardı.
Rüzgârda başaktan ayrılan saman,
İçinde koştuğum bağlarım vardı.
Önüme serilen yıllara nazır,
İpekten yataktı içimde huzur.
Oku da adam ol diyordu herkes,
Defterle kalemle tarihi köşke,
Girince değişti aldığım nefes,
Okulda huzuru bulsaydım keşke.
Dediler şimdi yok ilerde hazır,
Bekliyor yolunu gizemli huzur.
Mürekkep yaladım tebeşir yuttum,
Kitap kokusunu çektim içime,
Yıllarca okulun yolunu tuttum,
Sardığım tütünler ortak suçuma.
İdrakim padişah bilgiler vezir,
Vezirler çoğaldı azaldı huzur.
Okulun yolunda sevdaya düştüm.
Gamlara buladı aşkın belası.
Gamzede perişan, halime şaştım,
Ardından okundu huzur salası.
Suçlanıp dilerken güllerden özür,
Kafdağı ardında kayboldu huzur.
Öğretmen olunca adam olmuştum,
Hani ya makamım maaşım vardı.
Artık evlenecek çağa gelmiştim,
Beni evlendirmek herkesin derdi.
Haftalar canavar, aybaşı Hızır,
Hızır'ın ardından eridi huzur.
Sonunda çevremi sardı torunlar,
Gelecek günlerden müjdeler verdi.
Ben tozlanmış tarih, onlar yarınlar,
Elli yıl sonradan rüzgâr estirdi.
Yıllarım ukala, kaderim hınzır,
Semtimden geçmedi beklenen huzur.
Kömürler elmastı elmaslar kömür,
Sevgiler gönülde delilik serde.
Feleğe çatarak tükendi ömür,
Umut sahnesinde kapandı perde,
Hasretin sancısı gönlüme nezir,
Mezarda bekliyor ebedi huzur.