Huzursuz Şiir
Fikri'den olma
Müzeyyen'den doğma Erkan Cem ben
Nam-ı diğer Uğur
Bilen bilir
Dediğim dedik çaldığım düdük misali
Gücüm yettiğince yapacağım dediğim ne varsa yaptım hep
O anda değilse bile
Şartlar el verdiğinde illaki yaptım
Taviz vermedim asla doğrularımdan
Dik durdum hep
Yenileceğimi bile bile dik durdum çoğu
Bazen de yapmamı istedikleri
Gözünüze dizinize dursun deyip
Yapmak istemediklerimi yaptım -yeter ki ters düşmesindi doğruma-
Bazen göz yumduğum
Bazen el mecbur olduğu
Bazen de o anda işime geldiği için
Ya da orta yolu bulmak
Yahut başka çare olmadığı içindi bu razı gelmeler
Yoksa işin ucunda gümbürtüye de gitmek var
Kim olsa öyle yapar idame ettirmek için hayatı
Öyle mi
Öyle
- Lütfen: Kesinlikle öyle, kim olsa aynını yapar. Deyin. Yoksa sırtımdan bıçaklayacak muamma ve tereddütler -
Bazı bazı al takkeyi ver külahı
Bazı bazı al külahı ver takkeyi
Bazen de lanet olsun lan talih kere sana diye diye
Geldim işte bütün huzursuzluklarımla huzurunuza
Burada yazdığım gibi bir solukta değil haa
Tamı tamına yarım asırdan fazla
Şaka değil
Tamı
Ta mı na yarım asır
Söylerken dile kolay da
Yaşamaya gelince
Enkaz altında kalanların
Bebe yaşta eline silah verilenlerin
Gözden çıkartılanların
Kurban edilenlerin
Sokak ortasında deşilen kadınların olduğu
Şu ölümlü dünya için koca bir ömür
Yıllara yayılan yorucu ve yer yer can sıkıcısıkıcı
Kimi hah budur işte deyip umutlanıp ardından yıkıldığım
Kimi yok artık bu kadar da aksilik olmaz demeye kalmadan
Ayaklarımın yerden kesildiği
Yer yer acı hüsran dolu
Yer yer haddinden fazla rutin monoton
Gereksiz ayrılıklar
Lüzumsuz vedalar
Kırık kalpler
Küslükler
Gudubet gurbetler
Hep bir şeylere açlık birilerine özlem
Kendi halinde elde olmayan ama içten gelen ağlamalar
Bazen durduk yere
Ve hiç gerek yokken peydahlanan aksiyon heyecan
Olmasa da olurdu travmalarıyla dolu yolculuktur bu
Haa
Hiç mi gülmedi yüzün
Hiç mi sırıtmadı hayat sana dersen
Ohoo
Hem de ne cafcaflı günler yaşadım hehey
Öğretmen babamın satın alamayacağı günler her biri
Kâh kazandığımı harcadım
Kâh kazandığım dostlarla paylaştım
Kâh kötü gününde yanında olduklarım
İyi günlerinde de unutmadı doyasıya yaşadım
Yediğim önümde yemediğim ardımdaydı bazı bazı
Acayip gülmüşlüklerim oldu ü üff
Düşününce bile gülesim gelir hahaa
Gezmiş tozmuşluğum da çoktur yalan yok -gurbet dahil -
İnsan da biriktirdim anı da kâfi miktarda
Sevdim sevildim
Dik durduğum için nefret edildim
İstenmeyen herif ilan edildim belki ama
Nefret etmedim hiç
Kavga da ettim duymazdan da geldim ara ara
Aşık da oldum hatta fena aşık oldum tek tük de olsa
Hepsi bir yana baba oldum baba
Daha ne olsun di'mi ama
Ezcümle
Gülmek eğlenmek eğlendirmek benim eski işim ağam
Kıdemliyim yani mutlulukta
Binaenaleyh içinde bulunduğumuz şu devirde
Yaşadığımız bu çağa mahsus
Malulen emekliyim şimdi
Adaletsizliğe kalp yetmezliğinden
Biraz zamansız ve anlamsız çok şey yaşamaktan olsa gerek
Biraz olmasaydı iyi olurdulu olacaklarının hep olmasından
Biraz da sevgi ve emeğimin sömürülmesinden olsa gerek
Verilecek karşılıkları tahmin etmekten
Ve bildiğimi okumaktan belki de çoğu zaman
Kronik Oblomovun teki oldum çıktım hanidir
Baktım ki ne yapsam boş
Amacına ulaşmıyor hiç bir hamle
Baktım ki kime ne dersem diyeyim kâle alınmıyor
Salmış insanlar insanlığı
Dayanamayıp pes ettim sonunda
İster istemez çok hantallaştım haliyle
Hımbıl bir herife evrildim
Bir tembellik bir rehavet ki sorma gitsin
Bezgin Bekir'den klonlanmış gibiyim sanki o derece
Odanın bir köşesine monte olmuş
Bir başına oracığa kıvrılmış pinekleyen bir gölge sadece
İçimde hep
Sokaktaki bütün kedileri su döküp piştt diye
Sokaktaki bütün köpekleri taş atıp hoşt diye kovalayan
Ağaçtaki bütün kuşları sapanla avlayan
Deredeki bütün balıkları torpilleyen
Ve yıllar sonra suçluluk duyup vicdan yapan ihtiyar pişmanlığı
Pazar yerinde anasının elinden kurtulup
Kalabalığa karışarak kaybolan velet korkusu
Eve ekmek götüremeyen baba utancı var
Hepsi bir yana
Hep var olmuş ve olacak hükümetler gibiyim şu sıra
Hep halktan uzak
Hep suratsız hep ketum
Gerçi dünyanın ölümlü ve öldürücü yan etkisini unutup
Stepne amaçlı kenarda bulundurulan
Suya sabuna sadece heladan çıkınca dokunan
Her daim iyi hâl indirimli
Vatan millet din iman söylevi yapıp
Arkadan iş çeviren şovmenler ve
Saray şakşakçısı olmaya yeğlerim ketumluğu
Bazen lan oğlum otur otur nereye kadar diyorum
Sonra aman diyorum otur oturduğun yerde
Sanki bu güne kadar bir halt becermişsin gibi
Nereye gideceksin ne yapacaksın
Görmüyor musun be adam atı alan Üsküdar'ı geçti bile
Rakı da kesmiyor artık
İçtikçe depreşiyor bir taraflarım habire
Şehir gibi bir şey oldu içim
Karmaşık
Çapraşık
Ve bir o kadar da varoş doluyum
Fink atıyor sokaklarımda ceberrut
Sokaklarım car car uğultu
Sokaklarım vızır vızır curcuna
Sokaklarım kakofoni oda senfonisi
Yüzüm gözüm çapak dolu
Saç sakal Belgrad'ı çağrıştırıyor
Bırak berbere gitmeyi kapısından geçmez oldum
Ne ayağım hadi kalk gidelim diyor
Ne ümitlerim
Ne de yalnızlığım
Birinden biri kalk haydi dese
Kalıbımı basarım ki
İçimdeki tonajlı o pranga tutar zımbalar beni koltuğa
Ne zamandır herhangi bir yerli de değilim zaten
Kendime ecnebi
Herkese yabani
Bir diş alınıp bırakılan elmalar gibi gittikçe solan biriyim yani
Yakında kuruyup giderim iyice
Ekmekleri de bayatlattık iyi mi
Allah rızası için sevabına çay versin hele oradan biri
senden çok lazım çokkk
Seviyorum seni.. :)
Evet Kesinlikle öyle, kim olsa aynını yapar.Artıların eksilerinden oldukça fazla olmalı gördüğüm kadarıyla. Kardan çay yapmayı öğrendik burda. Kaçırdın ama sen. Çay hazır buyur Abiciğim.:) Selamlar, saygılar