İçim

bilekleri kanatılmış insanların,
kalpleri parçalanmış kadınlar sevdiği,
dönüş yollarında şeritlerin boğaz kestiği
gizemli ve yağmalanmış bir şehir içim...

içim,
parmak uçları katledilmiş adam sesi,
içim,
içinde tek bir isim saklayan tuhaf bir cisim,
içim,
kırılan saç tellerine iç geçirmiş gerçekçi bir hüzün...

bedenimin üzerine üçüncü sayfaları açık gazeteler seriliyor,
bir kadın ağlıyor kapanmış ayaklarıma,
bir kadın seviniyor, için için...

yüzümde, eskimeyen bir aşk dövülüyor,
kalbimin patlıyor dikişleri,
bir isim beliriyor avuçlarımda,
ve üzerime sinmiş sersem bir duman yayılıyor etrafa,
bir aşk yanıyor,
bir aşk yanıyor
yeniden alevlenmek için mi, kül olmak için mi

üzeri çizilmiş bir hayatın, son anlarını yaşıyorum
dudaklarından aldığı nemle yeşermiş bir yaşam bu,
film şeridi gibi geçerken gözlerimden gri bir sonbahar,
bir yağmur yağıyor bedenimin üzerine...

herkes gibi, topraktan var olmuş suretin karşısında,
bir kum saati çevriliyor tam tersine.
zaman, toprağa dönüşme zamanı,
zaman, üzerimi örtme zamanı...

içim, yarasına tuz yerine dudaklarını basmış bir katil,
olay yerinde kalbini bırakan bir delil,
tabutuna sığmayan mütevazi bir ceset içim...

şimdi içim, adına iç geçiriyor, hiç geçmeyen bir yara için...

28 Haziran 2012 71 şiiri var.
Yorumlar