İçimi döktüm ves-selam...
elimdeki tüm isyan sözleri sona erdi,
dilimdeki küfür bile tükendi
dizlerimin üstüne yıkılmışım yine bir tren garında
gözlerime kızgın ulu orta bağrınmaktayım.
kaybettim dedikçe inadına gelen bir yüzsüz dünya.
siren seslerini duyuyorum uzaktan.
kafamı kaldırdığım her yer dündüz bir meydan.
akasyaların beyaz çiçekleri var buralarda,
kaldırım taşları gri ve köşesiz ayaklarımın altında.
kırmızı kumu avuçlayacak denli yakınım toprağa.
dizlerimi vurdukça bir efe gibi yer yüzüne.
titreyen gözlerimin seyrimesi daha hiç bitmeyecek anlaşılan.
ve sol avcumda sağ avucumda kaşındıysa da gelmedi bir yerden para.
öleceğimi bile bile yola çıkmışlığım çoktur ve hala bak karşındayım ve ölmedim.
öldürmedim de.
dağ başlarından yer yüzüne indir avuçlarına döküldüm yağmur misali ağladım...
korkularımı bıraktım karşındaki vazonun içindeki toz bile olsam karşındayım...
Ölüm bu denli karmaşıkken ben neden saçmalar şiirler yazıyorum..
olsun okuyanlar vardır elbet içinden küfredenler olsada...
İçimi döktüm ves-selam...
Anlayana nağmeler ... Kim olduğu belirsiz düşlere paha biçtim şimdi kaybetmiş bir şahım eski yerime koyuldum yeni bir oyun başlamasını bekliyorum...