İdamlık Hâyâller
Sehpası devrilmiş,
Geçmiş zaman hâyâllerinin,
Can çekişmesini baktıkça,
Elleri ardına bağlanmış,
Beyazlar içinde umutların,
Bir çırpıda kalemini kırıyorum...
Beyaz üstüne kara mührü vurup,
Devir daim can aldıkça,
Gündüzü geceye boyayan,
Dünyaya ne de çok benziyorum...
Hele öyle hâyâller var ki,
Boynu kopup ilmikte kalan,
Ayak ve gövdesi başından ayrılıp,
Sağa sola yalpalayan,
Yarım kalmış hâyâller...
Cânı çıkmak üzere,
Pusulası bozuk gemi gibi,
Umuda Kâf Dağı mesafesinde,
Son kıpırdanıştan sonra,
Taşlaşmaya mâhkum hâyâller..
Bitmeyince kahpelikler,
Eksilir mi hiç,
Sehpa deviren cellatlar,
Kalem kıran hakimler...