İki Çığlık
zamansız kalkan bir trenin
iki garip yolcusuyuz biz...
sevda kokan kırların yamacında
dans eden kuşların kanatlarında
gök yüzü mavisinin rüzgarlarında
süzülen iki çiçektik biz..
terk ettirdiler bir zaman diliminde
korkulara bizi
bütün hayallerimize pranga vurdular
sorgusuz kırıldı kalemimiz ansızın
yaşama hakkı tanınmadı sevdamıza...
sürgün vatanların vatandaşlarıydık oysa !
varlığı var olmaktan ibaretti yerimiz
insanlığın unuttuğu bir sürgündü gönlümüz
tuz basılan yaraların çürümüş etiydi türkümüz...
kan kokan ellerin vurduğu
iki masum güvercindik biz !
yürekleri ağzında
iki yaralı çocuktuk biz...
güneşin doğduğu dağların gölgesinde
yaşama tutunan iki çift gözdük biz..
serin yaylaların,kuzuların arasında
renk renk papatyaların kokusunda
yemyeşil bir baharın tam ortasında
umudun doğurduğu iki yürektik biz...
çok görüldü bir damla mutluluk tebessümlerimize
mahkum ettiler yarınlarımızı sessiz hüznümüze...
‎;acımadan çaldılar ellerimizden sevdamızı
susturuldu şarkılarımız bir bahar sabahı
bütün gülmelerimize feryat kattılar...
namlu korkularıyla yaşayan insanların
sessiz çığlıklarıydık oysa !
ölüme meydan okuyan diyarların
korkusuz aşıkları
bütün yasakların dayatıldığı
baş rol oyunculardık biz
sonu dar ağacıyla yazılmış kaderin
cilveleriydik..
susturdular bütün sevinçlerimizi
yaktılar şiirlerimizi
duyguların kurşunlandığı
bir çöldeyiz biz
hazin bir sonun çaresiz resmiyiz biz....
izmir-2012