İki Oda Bir Salon Hüzünler
Küçüktü ev...
Büyük bir hikayeyi ağırladı;
küçük ,
sarı odalarında.
Uzun gecelerin sessizliğini bozan ,
çığlık çığlığa bir sevdaya uyanırdı duvarları.
Her gölgesine hüzün rengi ıssızlıklar bulaşırdı kimi zaman.
Tanrı'nın insanı yaratırken gösterdiği özenden aşırırdım ,
sana yaptığım yemeklere.
Ve çoğu zaman bir ayin kutsallığıyla hazırlanırdım,
Beni yarım,
beni paramparça bıraktığın gecelere...
Küçüktü ev...
Büyük bir sevdanın,
büyük yalnızlıklarını ağırladı
küçük,
sarı odalarında.
Sabahın ilk ışıklarıyla güne uyanan
taze kahvaltı saatlerinde soyunurdum hüzünleri.
Ve o en sevdiğin;
en sana uyanmış halimle karşılardım günaydınları.
Bir fincan şekersiz çayımın yanına seni katık ederdim,
Peynirin tadı sen oluverirdin,
Zeytinin o en siyah yanından çıkardı gözlerinin karası.
Ve ben ,
her gün ışığında sana doğar,
her gün batımıyla sana ölürdüm...
Her akşam bayramım olurdu bende,
gelişinin o çocuk avuntusu,
Beni paramparçalasan da;
Yarım gecelere bırakıp,
buz gibi soğuğunda ağırlasan da,
Sen sevdaydın bende;
evcil bir acıydın yani içimde !
Sarhoş bir halim olurdu yanında hep,
içimde naralar atan,
yalpalayan bir berduş taşırdım,
Ve bir ergenlik çağı acemiliği olurdu üstümde,
İlk aşk gibi
ve son şans gibiydin bende...
Bu küçük evde yaşadığım ,
büyük bir serüvendin,
Okunmasını istemedğim mahrem satırlarım belki.
Sarı odalarında simsiyah yalnızlıkları soluduğum;
Pencere önlerinde akşam kızıllığı seyrine;
'ha geldi ha gelecek ' umutları büyüttüğüm o evde...
Küçük düşleri büyük yalanlarla kandırdığım olurdu.
Yanı başımdaki kanepede otururdun çoğu zaman;
Oysa yanıbaşımda olduğuna inanmayan bir yüreğim olurdu ,
Yüreğim sana millerce uzaktan seslenirdi sanki;
Sanki bir tren camındaydı gözlerin,
ve ben peşine koşuyordum gözlerimi...
Yoruluyordum;
yanıbaşımda duran şu koca bedenin aldatmacasında.
Gözlerini bir tren camı hüznünde ağırlıyordum !
Küçüktü ev!
Bir uçtan bir uca ayrılıklara büyüyordu.
Yanıbaşı sensizliklerine bir uçurum başı oluyordu kanepeleri,
Ve gözlerim olur olmaz zamanlarda ,
Olur olmazlara doluyordu...
Koca bir şehrin en küçük ayrıntısıydık belki;
dört duvar hüzünlerin inadına,
Oysa bu sevda koca bir şehre kafa tutuyordu.
Yine de ;
Küçüktü ev !
İki oda bir salon değil, saray da olsa, hüzün varsa, küçüktür ev. Gerçekçi ve içten anlatılmış. Hiç bir yorum kavrayamaz o hüznü.
Şiir ismiyle davet ediyor ...içeriğiyle de çok güzel ağırlıyor insanı 👍 keyif aldım çokça ...tebrik ve sevgilerimle ud83cudfbb
şiir yeni eklendi sanırım. ben diğerlerini okurken yoktu bu şiir. ilk yorum atanda ben olayım. gerçekten mükemmel bir başlangıç ve sonuç yapmışsınız. edip yüreğiniz zeval görmesin. bir kaç kez daha okuyacağım. okurken tad aldım. tebrikler