İlk Günkü Gibi
otobüs terminalleri gibi mesafeli
trenlerin yorgun düştüğü
istasyonlar kadar uzak
kendini kaybetmiş
kalabalık ve
kıyısız şehirler boyunca
uzaktan sevdim seni
ki yetim kalırım trenler yol alıp mendiller görününce
nefesim tükenir
vahşi bir sonbahar çöker
mesnetsiz gövdeme
hiç haz etmem
ulaşılmaz mesafelerden
yine de uzaktan severim seni
felç olmuş penceremden
aynı akşamın
aynı karanlığına baktık Ay'a belki
belki aynı yerinden görmedik
aynı yerinden tutunamadık umuda
ama hep
aynı yerinden sevdim seni
uzun uzun kayıtsızca baktığım yerlerde
kulağına fısıldayamama kaygımla aşkımı
göğüs göğüse savaşarak sevdim seni
ki
aşk
gözlerden geçer
kalbe iner derlerdi
oysa
kalabalıklar içinde
feryat edercesine
seni seviyorum denmeden
ölümsüz olmaz aşk derlerdi
teninin rengini bilmeden
dudaklarını tatmadan
bilmediğim yerlerinden sevdim seni
oysa
ter dökülmeden
nefesler yükselmeden
bedenler titremeden
aşk perçinlenmez derlerdi
gün görmemiş
tütün işgali altında
somurtan gözlerle meymenetsiz suratıma bakan
havası taş kesmiş odamda
ömrüme mıhlanmış yalnızlığımı küstürüp
kuruyan toprakta kendi halinde açan çiçek gibi
nasıl yeşerdi
nasıl düştüyse yüreğime bu aşk
seninle veya sensiz
öylece uzaktan seveceğim seni
tıpkı
ilk günkü gibi
Emeğinize yüreğinize sağlık hocam severek okudum tebrik ederim selamlarımla saygılar
Seni sensiz de sevebiliyorsam eğer seni sevmek için sana ihtiyacım yok demektir ol ya da olma