İlk ışıklar
Hiç düşleriydi o zaman kavgamın rüya tabircisine güldüğüm
sakıncalı şarkılar dinlerken
metruk bir ormanda dudağımda yıllanamamış şarap tortusu
ve demlerken
devrimin bana düşen bana düşen payını
paydasını unutup baldırı çıplak aşk masalları anlatırken bir de döşüme
dur
diyen çığlıkları sağır ettim,
gök maviydi
hep inkar ettim
gecelerin sahibini, oysa gündüzlerde onundu
gökteki kandillerde
üfledim
söndüler mi, yaktılar mı yoksa tenimi
ateş oldum yağmur yağdı zamansız, küfürler ettim fütursuz, nisan'a
nehir gibi çoğaldı inadına
boğuldum
şehir rögarları taşarken
bir gıdım suda
mahpus sandım
gri parmaklıkların elimi nasırlaştıran ayazını
oysa asma kilitler takmıştım boynuma
dar bir mekana sığdırırken hayalimin sen halini
şimdi,
şehir var mı
var mı kumsalında kırdığımız şişeler, bilmiyorum
siyah perdeler indirdim kırçıllaşan kirpiklerime
parkamı astığım eşikte.
yorgunum
belki de korkak
duvarımdan sildim deniz tonlarını
Deniz'den kaçırıyorum gözlerimi ve çözüyorum postal bağlarımı
varsın düşsün
sarhoşluğun üstüne, nasılsa eksik kalmadı mı sevişmeler
ben
yarım ihtilalin son sancısıyım
senden gideli
gideli
sakıncalı şarkılar dinlemiyorum
esaretin bemolleri düşüyor artık böğrüme
hani ruhu tırmalayan
o sokak şarkıcısının, şapkasına düşen metelik gibi
dudaklarımda hüznümün yangını
ıslık bile
bıçaklıyor şafağın ilk ışıklarını...