İmparatoriçe

sarı iplik, güneş çok fırıldak
çok yönlü merhamet
fosfor ve nükleer başlık
çekirdek çıtlatan gölge adam

ışık ışınları güneşin, beslemeleri
vals edercesine kurşun süzülmekte
parmağına bir çizik atan kara dul
son nişan yüzüğü niyetine, çelenk

kan nehrinin diğer kıyısı
bu armageddon, içinde nehir kutsal
asaletli olan kambur ihtiyar ve asası
çelik döküm, zırhlı adalet yakın

kavuşmak gerekir o nefes veren dumana
muhteşem, sahanda mantarlı yumurta
ortaya koymaktadır böceklerin şenliğini
aslan yürekli kral ve korkak farecik haçlı

dik durumunda, sandala demirlemiş bir ayak
çıplak ayaklı mesih su üzerinde yürümekte

hekim uygulamakta, yanıklar için kükürt tedavisi
deri tekrar filizlenirken, solgun ve parlak ışın altında
mutasyon iyi görünüm bu gecelik görünümü güzel
ne zaman kim olduğuna bağlı, düzen çapraz oldu

okyanus kıyısında ya da daha aşağı sefalet
ya da yağlı urgan bedenlere süslü kemer
kıyıda bir doğal gazı tarlası, isyanlar yıkılırken
ve gömlekleri çok temiz, elleri kanlıyken

dillerde neredeyse bir sure, tam olarak yapay vahi
şarap eşiğinde, altın sarısı, bu güzel bir görünüm
olimpos'un hedefinde, veya sonsuz yanan meşale
bor madenleri geçersiz zenginlik, dokunuş yasak

çağdaş şapka, kızılımsı devrim ve kel, kafa tasları
her şey kızıl, göğ kırmızı mor bir alaca vaktiyle
sanki okyanus diz çökmüş, dalgaları ateşledi
dikkatli izleyen fırtına, ayaklarını yerden kesiyor

kemik ve kahve öğütücüsü, toz, un ufak çekiyor
tüm sınır taşları un ufak birer galaksi birer yıldız

ağıt ve nağmeler yankı, gökyüzünün çatısı gözyaşı
taç ve koltuk tırmanmak gerekir düşmemek için
bir yarasa bir kızıl kaya altında utancını gizlerken
melekler şişme bot üzerinde binlerce kez bir sürü

sonsuz vaha kutsal mavi, komut ile köpürme
cehennem ve dünya insanı şaşırtmak için
cennet görünümü vardı öyle ki çok göz kamaştırıcı
onun çorapları delik suda ayakları uyuşuyorken

imparatorların şenliği ve yaşam iksiri dolu kadehler
ve dilencinin hala önünde bakır bir kutu ve bir kuruş
o' serseri adam, bunları hak ediyor ancak
saçları keçeleşmiş, gözleri miyop sarhoş ahmak

dedi ki yaşa veya kefaret, ve hiç bu kadar gülmemiştik
güneşin yoğunluğunda asla kumsal üzerinde oturma
kimdi...
bir anlık onun yerinde olduğumu düşünürken

megan fox hayranı olduğum günleri hatırlarken
şu despotlar diyarı Almanya ne de küçük gelmişti
isyankar düşüncelerime, bir führer edasıyla kükreyen
o' zavallı kumpel kahve rengi, Auschwitz ziyaretimde


biliyorum suskunluk üzerine buhar olmuştu tarih
diş gıcırtısı ve yırtınmalar kemikleri gizleyemezdi
beyin yıkama kampları ve göğe erişen duman
nahoş varlıklar temizlenmeliydi onun gözünde

beton kafesi kır çiçeği görünümünde olan vahalarda
çelenk görünümde kaburgalar arasında
hala bocalıyor o' yaşlı bunak...
burada görüntüler kenar mahalle cesetleri

kumpel braun senin kafana yıldırım dikey düşerken
haşa, boşuna geniş yaratmış tanrı o kafa tasını
ressamın fırçasında ölüm bulanık, sabun tadında
mis gibi fosfor kükürt kül ve kemik tozu kokuyor ovalar

ve suskun serin bir yerde dinlenirken
morg ve ebedi soğutma koridorlarında
yankılanıyor, bizi bağışla, bir daha asla yapmayacağız
diye yalvaran diktatör kadın...





Suskun//

05 Şubat 2017 413 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (8)
  • 7 yıl önce

    🤐 suskunum 😆

  • 7 yıl önce

    özür efem özür 😂

  • 7 yıl önce

    1923, 29 ekimde hepimiz yeniden doğduk zaten Sermin hanım, 👍

    duyarlı yorumlarınız için sizi kutlarım.

    🙂

  • 7 yıl önce

    Yanılmadım iyi okuyunuz lütfen 30]

    😙

  • 7 yıl önce

    ayrıca 1923 de 29 ekimde doğabilseydim keşke👍