İnadı İnat
Yine haber göndermiş, sevdiğim o nazlı gül.
"Artık gel" desem bile, inadından gelmezmiş.
Burnundan soluyormuş; öfkeliymiş, kırgınmış,
"Gül artık" desem bile, inadından gülmezmiş.
Selam bile vermezmiş; dosta da, ağyâra da.
Kapalıymış kapısı; yârene de, yâre de.
"Herkese dermân oldun, şu yarama çâre de
Bul artık" desem bile, inadından bulmazmış.
Bir deli boran olmuş; esip, savuruyormuş.
Bazen buz kesiyormuş, bazen kavuruyormuş.
Eski hesaplarını nakde çeviriyormuş;
"Sil artık" desem bile, inadından silmezmiş.
Kızıyor, köpürüyor.. Alamamış hızını.
Olmadık zamanlarda kaçırıyor dozunu.
"Günaha giriyorsun, bari şu namazını
Kıl artık" desem bile, inadından kılmazmış.
"Sevdiklerinden dahi kaçıyorsun gizlice.
İnancını yitirdin, bilinmez halin nice.
Hiç olmazsa arada, felekten birkaç gece
Çal artık" desem bile, inadından çalmazmış.
"Sana her an yalvarmak alıştığım bir çile.
Dalındaki dikenler ağır gelir mi güle?
Yeter artık uzattın! Burada benim ile
Kal artık" desem bile, inadından kalmazmış.
(Anladım ki o gülden bana canân olmazmış.)
)
şiirinizi gülümseyerek okudum harika olmuş bence tebrikler esat bey.
Esat kardeşim resmen döktürmüşsün. İnan başından sonuna mest oldum. Çok çok güzel bir çalışma... Kutlarım seni...