İnat Somurtması
/O akşam üstü gözlerini unuttum kaldırım taşlarında
Benim gözlerimi unuttuğun miktarda.../
Kahverengiydi bütün sokakları kentin oysa
Oysa ben,yalnızlığıma sırnaşan fahişeleri bile görmemiştim
Pazarlıksız bir ayrılık dolaşıyordu adımlarıma
Ayak ucuna bırakılmış sıkılgan yeminler debreşirken terketmenin mahrecinde
Oysa,evsiz barksız çehreler bile benden daha kalabalıktı
Ve meşruiyetsiz vakitlerde ana rahmine düşmüştü sevda
/Omuzlarıma ağır bir rüzgar düşürdüm
Zaten oldum olası her halukarda üşürdüm.../
Evet o akşam üstüydü hüzünlerin incecikten yağışı
Derimden başkaca bir örtü yoktu üzerimde oysa
Uğursuz bir yarasanın tedirginliğinde ısttım yüreğimi ısındığı kadar
Üstelik,yıldızlar ateş pahası
Üstelik,ayın ışığı gök yüzünden körpe
Ve üstelik sen,dökülüyordun bakışlarımdan sere serpe
Sevgilisini sevmeyen iki yüzlü kadınlar gördüm
Ve adamlar...
Ve çocukların uçurtmaları ırzı kırık uçuyordu
İnat somurtması asil duruşunu beklerken bu mevsimde
Ayrılık bile daha fiyakalıyken bizden
Ucuz soytarılar avutmazdı beni anlasana
Gözlerim bir avuç suydu
Gözlerim masal yorgunuydu
/Namuslu bir kavganın kan kızılı renginden doldurdum mataramı
Sevda yaralarımdan öpsün diye.../
Ben bir anka'nın yanağında öldüm
Baş ucumda bir selvi salınırken usulca
O akşam üstüydü sanırım gözlerini unutuşum
O akşam üstüydü kaldırım taşlarını yakasından tutuşum
/Ve mezarını bekleyen bir ölü bile benden daha sıcaktı.../
karamsar bir şiir ama imgelerle zenginleşmiş...güzel bir anlatım çıkmış ortaya...kutluyorum...👍👍😙😙👑