İnebahtı Martıları

Sen ve ben umudunu kaybeden birer martı gibi
Güvertesinden uçarak
mağlup bir müezzinzade donanma gemisinin
Kamaradan atılan simitlerine aldırış etmeden
İnsanlardan uzağa gidiyoruz kanat çırparak

Damı cenin doğranan paslı makaslarla dolu
Yetim hakkı bir evin çatısında konaklayıp
Öğün tüketiyoruz ömrümüzden
Eli kanlı bir nebbaş uğurluyor bizi
Tutsak ettiği yeniçeriler selam veriyor bize
Küreklere bağlı ve de yağlı kollarını oynatarak

Yaşamın kıyısının
matah birşey olmadığını
anladık aslında
Birbirimize duyurmadan ama sayıklayarak
Keşkelerimize tövbe ettik
Kırkikindi yağmurlarında yıkanarak.

Sen ve ben yalnız ve yalınayak koşarken
Birbirimizden kaçarcasına çamurlar arasından
Devletin kestiği kurbanlıklardaki hissemizi
Bağışladık fodul birer yabancı gibi
Taksiratını affettirmek için ölülerimizin

Meydanda polis jopu kıvamına gelmiş
Koro halinde türkü söyleyen devrimcilere bulaşmadan
Ve onların kan kızılı rengine karışmadan
Yeşil bir şalla örttüm sırtını usulca
Hakkına razı ve bir o kadar da sağcı yurttaşı gibi devletin
Ve üç ihlas bir fatiha okuduk ruhuna
Hala vatan hainliğine devam eden Nazım Hikmetin
Her zaman ki uysallığımızla ve suya sabuna bulaşmayarak

Yaşamın kıyısının
matah birşey olmadığını
anladık aslında
Birbirimize duyurmadan ama sayıklayarak
Keşkelerimize tövbe ettik
Kırkikindi yağmurlarında yıkanarak.

Soğuk ve tuzlu bir deniz suyuysak artık
Kendimizi yosunlu taşlara çalma vakti
Martıların al ve kumlarla ağırlaşan kanatlarını
Zalim bir avcının menziline bıraktık

Gidiyorsun öyle mi sen şimdi
Yaşanmamış onca şeyleri bana bırak
Ve Gemilerimi bir venedikli gibi yak
İnebahtıda yakılan osmanlı gemisi gibi

03 Aralık 2018 16 şiiri var.
Yorumlar