İnece Köyü'nden Esintiler

Dükkan boğazından vurduğunda rampaya doğru yolu,
Çok değil on beş dakika sonra görürsün,doya doya O'nu,
Geçersin Şemsettin'den,Kuşluhan'dan,ve eğribel Adere'den,
Tatlı bir yokuştan sonra çıkarsın meydan denilen Gıran'a

Hacahmet'in kahvesi,Cevat ve Mustafa'nın bakkalı vardır orada,
Bulanacak'a giden arabanın biri kalkar,biri bekler her daim orada,
Düğün,dernekler,sünnetler eğlenceye dönüşür okulun önünde,
Bayramlar,cumalar ve cenaze namazları kılınır sevgiyle yine orada,

Dağlarında; sarı,mor renkte vardır çeşit çeşit ağu,
Gabaktepe'de olur boy boy irilikte dağ çileği,
Körüktepe yolunda toplarsın organik böğürtleni,
Birde fındık bahçelerinden çıkar bahara doğru sakarcası,

Gurbetçiler beklerken,dörtgözle memlekete dönmeyi,
Hasretle yerler,pancar çorbası ve mısır ekmeği,
Sessizce iç çekerek bakarlar baba ocağına,
Gözleri dolu dolu olur,döndükçe çocukluk çağlarına,

Sicim sicim terler,taşıdıkça fındığı Caferdeğirmeni'nden,
Evlerinin önünde kurutulur, sesler kesilmez patozdan,
Çile olur fındık kurumaz,şarıl şarıl yağan yağmurdan,
Kız alınıp oğlan evlendirilir,mahsulden arta kalan paradan,

Duymadım başka yerlerde hoşkıran,mendek,gıllamanı,
Kalmadı ama ne güzel olurdu,ocakta patates közlemesi,
Ramazan yaklaştıkça açılırdı yufkalar,yapılırdı simitler,
Hele yağmur yağdıkça,vururdu çinkoya ne hoş olurdu sesi,

Gençliğimiz başka yerlerde tükendi,ne yapalım ekmek davası,
Bedenimiz gurbetlerde ise,ruhumuz İnece'dedir,sılamızdır O,
Senede bir kez olsun gideriz,bir ay gibi kısa süreliğine olsada,
Gözü yaşlı analar,babalar bırakırız,hiç istemesekte dönüş yolunda,

10 Mayıs 2010 355 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar