İnsan ve Duvar
Babamın iş gelirdi elinden,
Pekte şikâyet etmezdi halinden.
Kurmuştu kendine göre bir düzen.
Onarırdı yıkılan duvarları bazen.
Bende yardım eder harç verirdim,
İşe yaradım diye sevinirdim.
O an anlamadığım laflar eder;
‘Duvarın eğrisi elli sene gider.’
‘Bir taşın dokuz yüzü varmış.’ derdi
Bazen de yanık sesiyle türkü söylerdi.
Sözü dinlenirdi konuşurken,
İşimizi toparlardık gün kavuşurken.
Zamanın sınadığı sözleri dudağımda,
Babayaniydi, sesinin yankısı kulağımda.
Ördüğümüz duvarlar şimdi yıkılır bir bir,
Yerine ise hayali labirentler dikilir.
Ruhumuzda karaltılar belirir ve büyür,
Çarptığı her çeperde âdem çoğa bölünür.
Kuytumuzda çoğalır damıttığımız hüzün,
Anlamı buharlaşır bilindik türkümüzün.
Kırılgan aynalarda yüzümüz sonsuzca değişir
Düştüğümüz yollarda uçurum derinleşir.