İnsanlıktan İstifa Dilekçem
yüzlerce harfi atlatıp ilham ipinde
bu şiiri yamıyorum beynimin yırtığına
iz bırakmadan yazıyorum katledilmiş ağaçların
kağıtlaşmış suretlerine
hangi ağacın yeşil kanayan yarasına edebiyatı kazdım
dizelerinde kalemler kırdığım şiirlerde
baltalarını yeşil dallarda kıran oduncuları betimlerken
kim bilir kaç katil testerenin dişi kırıldı mısralarımda
ormanları yağmalanmış kıraç tepelerin
çatlarken yağmursuz dudakları
elleri allaha açılmış yağmur duaları yapan sahte hocaların
cehaletine ektim yakılan, talan edilen ormanların intizarlarını
ütopyalarımdan kardan adamlar yapıp
gözlerini bali sarhoşu kömürlerle sürmeleyip
rüzgarların dudaklarında yırtılırken karayeller
sokak çocularının kavrulan titremelerinde uçurdum
iblis artığı şeytan uçurtmalarını
biz karınca insanlar belleklerimizde düş taşırken evlerimize
sıcak uykularımıza horlayan rüyalar ekerken
hangi sokak insanını sallıyorum bu mısraların beşiğinde
sessizce Çernobil hala sızarken
sarı saçlı güzel bir kızın göz mavisine
kanserli gözyaşlarımın iyonlarında parçaladım insanlığı
kırk voltluk Edison karanlığını aydınlatabilmek için
Hiroşima´da Nagazaki´de atomlar ayrılırken protonlarına
hayata yazdığım bu dizelerde yayılırken hala radyasyon
barış ve savaş ikizi imgeler sökülürken yörüngelerinden
nefret çiçeği bir bombanın telefonu çalarken ölüme
azrailine alo diyen masumların mezarlarını kazıyorum dizelere
toprak gömüsü mayınlarda açan ecel çiçeği
parçalarken hayata geçirilmiş tırnakları
yitik uzuvların saguları düşüyor toprağın kanlı çamuruna
kılıçlar yapıyorum şehitlerin çelikleşen tabutlarından
cehalet canisi terörün nefretini hadım etmek için
İnan´mış Deniz´ler asılmış Aslan´lar gibi
yağlı urganların mavisine bir zamanlar
kapitalist aşiftenin kanlı rimeliyle boyuyorum
devrim türkülerinin kartal gözlerini
dizelerimle talan edilirken genç insanların erguvan gelecekleri
ekmeklerine sürülürken gelecek korkuları
pıhtılaşmış kan salçaları gibi
pırıl pırıl gözler köreliyor gazetelerin iş arayanlar sayfalarında
liyakat yerine hamili yakinimdir kartları en geçerli diplomaysa
yakın ezbere öğrendiklerinizi bu lanet düzenin cehenneminde
açlığına sıtmalı tenyaların şeritlerini bağlayan
gözyaşlarındaki açlığa tutunup yasamın sırat köprüsünü geçen
kara gözlü, kara derili, kara kaderli çocuğun kaşığında kırılırken
vahşi kapitalizmin kan damlayan vampir dişleri
donları başlarında kıçları açık zevkin uşakları
doyumsuz egolarını seviştirirken dolarların yeşilinde
metruk kalplerin salaş sevgilerinde
sedece seks olurken Romeo ve Jüliet´in ölümsüz aşkları
William Shakespeare keserken edebiyatın çiçeği Othello´yu
Aragon, Elsa´sına yazdığı şiirleri gömerken mürekkep hokkasına
onulmaz kirli cenabetliklerden soyunmak için aldırmadan gerçeklere
Herakleitos ´un deresinde artık iki kez girilirken suya
yine sorgusuz kuşlar göçüyor dizelerime düşürdüğüm yeşil isyanlarda
gagalarında susuz sazlıklar seğirirken turnaların
cennetleri ellerinden alınmış kuşlar yolarken kanatlarını
göç yollarındaki rüzgarların bilinmeyen sırlarında
vahşetin medeni ilkelliğinde zehirlerle doyurulurken
sadece yaşamak çırpınan sokak köpekleri
unutulan rögar kapağında yiterken küçücük eller
o küçücük ellerin kınasıyla kirleniyor denizler
henüz on dördünde olan masumiyet müzesinin körpe mermeri
yetmiş altılık dürzünün takma dişleriyle yontulurken
iğrençliğin vurdumduymazlığını çiviliyorum mısralara
onurun, şerefin, haysiyetin kafa kağıdı oy pusulası
kömür torbalarının, erzak çıkınlarının, kütüğüne geçirilirken
kazananların olmadığı kaybedenlerin saf tuttuğu aldanç tavaflarında
döndükçe kazanan, kazandıkça müsveddeleri iki meteliğe yapışan iblisler
aşırırken denizlerde yakılan umut fenerlerinin ışıklarını
altınlar dişlerde değerleniyor, dişlenerek kemirilen mevkilerin zorbalığında
dişlenmiş parsellerin imlası sökülürken imandan para zoruyla
emekçinin kuru ekmek soğanına zehir aşılıyor genetiğine bilim ekilmiş
transparan giysili, sahte peruklu patlamış mısır koçanları
amaca giden yolda mübah sayılırken demokrasi trenine kaçak binmek
biletli yolcuların ödediklerini harama yazıyor takiyyeci kondüktör
karıştırıyorum sapla samanı harflerine morfin verilmiş bu dizelerde
bağ bozumularında güneş yanığı düşleri yağmalanırken çiftçilerin
kaderlerine zorbaca bağlanırken baş fiyatlar türban gibi
gerçekler gebe kalırken üç çocuk doğurmak için yalanlara
soyunup insanlık postumdan, asıyorum buraya postumu
yüreğime denk gelen yere iliştirip, insanlıktan istifa dilekçemi
Utku Aksu 30.11.2008 Detmold
her bir mısrası bir şiire değer..kutluyorum üstadım..👑👑