İntihar

ne idi yaşamak
yaşamak mı? dedim
üstüme düştüler
üstüne eğildim
.........
huzur
yeniden doğum gibi
rüyalarımın eşi
gönlümün bitmeyen hasret ateşi
elimle tutarım da güneşi
yine de külleri benim olur

ölüm yanağıma asılı
bakarım geçmiş mazime
ne kadar mutlu ve umutluydum halbuki
elimde tuttuğumu sandığım güne
meğer ne kadar zormuş
doğduğumda bellemek
ölüm bu, / doğumla başladı demek
toprak
kınasıyla sevdalım
doğum sancıları başladı
dolacak sandım, kucağım
elim ekmeğe değdi .. derken
ve, gülümsemeye çalışırken
bir el...
tebessümü çekti yüzümden
dediler /dur/
................daha
inmedi kargalar kara toprağa
nasıl buyurursa kutsal ağa
öyle kabullenmek gerek.
özüme döndüğümde bile
çırılçıplak bedenimle
kanunlarıyla tepemde
beklemede bir melek

kork:
ne kadar durursan dur
şemsiyenin altında
güneşe bir gün başını çıkartırsın
alnına biriken yanık terlerle
Yağmuru ıslatırsın
bırak /çaksın/ yüzündeki çizgiler
azap çekiyor /öfkesi/ doğru
biraz /tutun/ şu acıları
nereye çıkacak bu yolun sunu
hangi kitap barındırır ki bağrında
yanık kelimelerle dolu
okunmamış bir mektubu
hangi adalet paklar ki
horlanmış binlerce onuru
anca mezar kucaklar
kucaklar acıklı sonu

hırs
sonra; sinersin.
bakarsın ufuklara
dişlerini geçirmişsindir çoktan
yapışkan dudaklara,
ve kanını emersin.
geçirdiğin onca yıla,
usul usul iner karanlıklar.
kahrından kudururken,
avurdunu şişirerek küfredersin.
gözünü kapatırsın
umutsuzca bir direnişle
başını yumruklarsın
sonra
/ona bir mızrak verin /
bana bir çanak
çünkü..!
çilem çok dolduracak

tabiat:
toparlan artık
kalınası yerler işgal edildi
bir çöl, bir çorak toprak
bahçıvanlar bağlara asi
bağcılar dayağı yedi
bağlarından kovularak
gidelim
nereye?
göçmen kuşlarda öldü
belkide kalmadı
kalınacak yerleri
kirletti
insan müsvetteleri
beklide üç beş kişi
tüm dünyanın sahibi
nasılda ulu
/mezarlık servileri/

dedi
ya vahşeti bitirin
çekilin
yada yüzüstü eğilin

nemruttan
duman
yine böyle doğmuştu zaman
kara karınlardan
vahşet! ..
insan eseri
para için indirilirken etekleri
yuhalanası
şehvet nöbetleriydi aşk
yine
/emeği için öldürülürdü işçiler/
yine yığınlar aç
yine yığın yığın eğildiler
yine öpülecekti eleri
yine kabeydi cepleri
yine /ölümdü/ ilaç

/vahşi bir el sıyırdı belinden silahı
öldürdü hak denilen ilahı
nasılda durur
alnının çatında kara lekeleri/

aah! ne biçim bir mizaç

sonra
esir kalır
sabah kokan huzur
ayaz yıllara üfler
toprak kokan,
zaman savuran sur

şimdi
dimdik durun ve direnin
yada,
bir daha, doya doya
intihar edin

26 Eylül 2010 34 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar