İntiharı Yakıştıramam Bu Aşka Bu Bir Başlangıç Ufkunda Yeşeren Goncayım Sadece
Ölünün ağzından çıkan şiir
Üşütme sevdiğimi
Biliyorum buz tuttu dudaklarım
Çürüdü kirpiklerim
Göğüs kafesimde bir taş var ki sancısı derin
Canlı sanma soluk alıyor diye ciğerim
Anladım ölüm neymiş yaşarken ölmek ne demekmiş
Biliyorum artık her fırsatta ciğerlerimdeki o soluksu coşkuyu
Öğrendim ama geç oldu
Yaşam sevdiğinin yüzündeki tebessümde gizliymiş
Şimdi fırtınalara sarılmış bir yelkenliyim
Karadenizin tüm hırçınlığıyla bağrındayım
Ve ezan vakitlerindeki hocaların kıraatları gibi bağırmaktayım
Evet ben senin yüzündeki tebessümü çalan hırsız
Aynalar artık düşman bu sıfata
Her göz göze gelişimde tükürmekteyim sakallı yüzüme
Nasıl?
Pişmanım ...neye yarar ?
Off!...
Beni ancak ölüm paklar
Anlayamazsın sen bu denklemi
Bir cam kenarı saksıda duran menekşe
Kurudu bitanem sen gülmeyi kesince
Evet Bu adi benim...
Hangi toprak kabul edecek benim bu leşimi
Hangi imam paklayacak aciz bedenimi
Ve ölüm senin koynunda soluksuz bir gece yaşamak gibi
Titrer bir vaziyette uyanıp yine sarılacak bişey bulamayınca senin kollarına dolanmak gibi
şimdi ben gidiyorum bir bilinmezliğe
beni bu limanda tutan tekşey yüzünde o tebessümü tekrar görebilme umudu
ve bitanem benim ve bu ölünün kendine yakıştaramadığı acizliğim...
bu aşka intiharı yakıştıramamam
bitmez ,bitemez uçurumdan atladığımda bu sevda
ya da göğe yükselipte ruhum toprağa düşünce beden bitmez bendeki bu sevda
ufuktan doğdukça güneş söndüremez bu alevi hiç bir şey
ben seninleyim sen beni düşündükçe
unutma ve kaldır kafanı bak ufkuna
ben ordan fışkıran gök ve yeşili solmamış sevda goncası...