Irmak
İnancı yetim çiçeğin
Öyle kusursuz ezberinde kuş eli
Kızıl yapraklı zaman
Mor hareli resimler çizer
Bilir sarı’nın yüzünü
Bilir kızmaz rüzgarı
Ve taşır bir ses yaralı tohumu
Uykunun suyuna..
En koyu karanlığın ışığına tahammül vakit
Gök parmakucum
Avuçlarımın çölüne iner dalları ki
Gölgemde yanık kokusu yıldızın
Hüznün toprağına sinmiş fırtına’m
Öyle bakma bana
İçimden yağıyorum
Öyle sesli bir ırmağa
Şili’li geceler uzanır düşlerin mihrabına
Uyanır ezan
Uyanır semah
Kırk ikindilerle başucuna.
Kuşları boyuyorum maviye
Sözcük dağlarında dalgın gülüşü
ağrımın..
En dare yüzümün görünmez yalnızlığı
Lehçesinde pıhtılaşan giz avlusu
Uçurumun sulak çığlıklarında gün
Kavruk bir gül doğuruyor
Çoğalıyor karanlık ışığına
Ah tanem
Görmez misin
Pörsümüş bütün duygular/
Rengi kaçmış çiçekler
Dudağımda çıban
Yorgun iklimler ruhuna gerinen
Kafesi nefesimde ney
Sen hâlâ uyuyor musun