Islak Şehrin Susuz Güvercinleri
yokluğun şu saatlerde
bu şehre kurulmuş yağmur pususu
kaç kişilik ıslanıyoruz bilsen
tutar da bırakmazdın gözlerindeki yaşı
aşk artık evsiz barksızların sanatı
cümle kapısından girsen içeri
bilirim anlamazsın halimden
ne olursun sessiz gel uçup gitmesin
ıslak şehrin susuz güvercinleri
sahi sevdin mi hiç sesinle
güvercin ölülerine ağlayan çocukları
şimdi çok yaşamaya az vakit kalmışken
ben unuttum sen de unut onları
bildiğin şehirde bilmediğin bir adam
öpülmemiş dudakların ısırık izine ağlar
el morunu görür acısını nereden bilsin
kırk ayrı dil kırkı da ayrı şiir okur
sessiz gel dedim amma çığlıklarla git
küskün bulutlar çıldırmış rüzgarlarla
çullanınca gecenin üstüne
adam olan üçüne beşine bakmaz saatin
sırtına vurur kelimelerini ve gider
çünkü yağmur temizler kalanların kalbini
arama yolu olmayanın izi nasıl olsun
dağ döşünde su gibi yatağında bekle
unutma öldüğüm gün sana gelecek
tek susuz güvercin benim
Gecenin deminde nasıl da iyi geldi şiir bilsen şair sağolasın her daim kocaman teşekkürlerimle yüreğinize