Issız

Nasıl anlatacağım onca şeyi
bu yaralı kelimelerle
bilemiyorum .)

.............................................................

Sancıyla kıvranan ıslak bir şehrin
daracık sokaklarında kayboluyorum.

Dilimde bıçak yarası.
Ve ben
nasıl anlatacağım onca şeyi sana
bu yaralı cümlelerle.
Bilemiyorum.

Anla beni ne olur
Anlatamadıklarımla...

Çocuklaşıyorum her yağmurdan sonra
ve vuruluyor gökkuşağında tüm renklerim.
Siyah- Beyaz bir aşk oluyor benimkisi.
Adına ‘'vurgun'' diyorlar.

Şiirler okuyorum alıngan bir rüzgara.
Sırf bu yüzden
nazlanan bir sonbahar dağılıyor
dalga dalga saçlarına.
Uçurtmalara uykularımı iliştiriyorum ,
yeryüzünde kirlenmesinler diye
düşlerim.

Pencerelerimde yalnızlıktan perdeler iniyor .
Kırık- dökük hatıralar kapımın eşiğinde.
Sancılarıma üşümüş kuşlar konar,
binlerce dolunay kırılırken camlarımda.

İçerde tutsak bir reyhan döker yapraklarını.
Ben
Yastığımın ıslak tarafından
hayalkırıklıklarımı toplarım.

Bir yıldız yakar gözyaşlarımı.
Uyuyamam
yanıbaşımdan gölgeler geçer,
Ve
Şairler konuşur kitaplığımda,
suskunluğumla...

........................

/Anladım ki:
Her şiir
bir dua aslında;
Yitirilen bir aşkın
mezartaşında./

.........................

Yüreğim dökülür zamandan.
Duvarlar üstüme üstüme gelir.
Portmantomda asılı sokak serserileri.
Kırık dökük aşklar çekmecemde.

Aynalarımda görünür bir bir
hüznün bütün suretleri.
Medet...
..............................................................

Uyudum
bir sab(ah!)ın peşisıra.
Geceler çıldırdı bir kabusun eşliğinde.
Çıkmaz sokaklara döndü odalarım.
Kayboldum sonra
korkmuş
bir çocuğun hıçkırıklarında.

Köşesinde küçüldüm balonlarımın.
Korkularımı iliştirdim annemin kucağına.

Ve
Ayışığı döküldü yine tenime.
Çingeneler aldı şarkılarımı .
Uzadı gözbebeklerimde demirden raylar.
Trenler geçti üstümden bir bir.
Defalarca öldüm
kasabaların ayrılık kokan garlarında.

Sigaramın dumanında ağardı saçlarım.
Alnımda yangın,
dizlerimde kırık dal parçaları.
Çok uzaklardan bir sevgili
çöker acılarıma yine yeniden,
Akşamüstleri...

Ben yine rüyalarda...
ben yine lacivert rüyalarda yitirdim gözlerini.
Öyle ki;
Ortasından neşterlenir kabuslarım.

Nihayet
çığlık çığlığa bölünürüm
yokluğunun geceyarılarında.

Terkedilen bir köy gibiyim
İklimlerim harabeye dönmüş bir coğrafya.
Ne çocuklar uğrar artık ovalarıma;
ne çıplak ağaçlarıma konar kırlangıçlar.

Hiçbir haritaya sığamadım.
Dalga dalga tükendim nehir yataklarında.
Günahlarla yıkandım,
kirlendi avuçlarımda kardelen yaprakları.
Şeytanın pabucu ayaklarımda.

/Tepeden tırnağa savunmasızım,
Çaresizim kaybolmuş bir çocuk gibi.
Hadi...
alıp götürsene buralardan beni./

Ardımda darmadağın mevsimler .
Ömrüm desen
bir trajedinin son sahnesi.
Sonra...
Sonrası yok.
Bitti oyun
kapandı perde.
Işığın düştü gölgeme...

(İşte
sırf bu yüzden
sana olan yanmışlığım
ey aşk!)

Ve gittiler birer birer:
Yapraklar dallarına,
Mevsimler yıllarına,
Kuşlar yuvalarına döndüler.

- Sonra
Sonrası yok demiştim.
Bütün insanlar gittiler işte.

Anlamadın mı hâlâ

senden sonra
yakışmadım ben
hiçkimselere.

/Issızlığım bundandır./

......................................................
-bkrçkmk ıssız -

10 Ocak 2018 83 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)