İstanbul Boğaziçinde

Islak ve yorgun İstanbul akşamı
uykularımda nefesinin sıcaklığını
duyumsadığım birşey
sırra kadem basmıştı,
Gecenin karanlığında oynaşan
__soluğu göğsüme takıldı,
kusursuz güzelliği ?aşk şiirinin
bestesini' okuttuğu bugün.

?Ebruli piyano' ay ışığı altında
ay yüzüne, çok geçmeden
beyaz martı kondurmuştu,
Ceylan gözlü perim, gamzelim;
karşımda bana dönüp baktıkça
aman tanrım! bu kadar mı güzel olur
dedim kendi kendime.

Sonra ona doğru yöneldim
ten vurgun, can vurgun
kıvrımlı dokularından
öpücüklere boğmak istedim
gönlümün pır pır edişinde.

Ne zarif, ne tatlı melek
çakır keyif mi, sarhoş muyum?
yüreğim yüreğine aktı,
aşkıyla şakıyan dilim,
çiçek bahçesine dönmüş
mutluluklar benim olmuştu.

Ellerimin arasından kayıp giden kadın,
sonra nasıl oldu bilemedim
kendini boğazın dibine bıraktı
bense ardından atladım
denizin uçsuzluğuna bakan
yerlerinden yetişir umuduyla
çok rahat, çok özgür
kürek çektim, tüyden hafif bir sandalda.

Denizin üstünü örten, kalın bir yorgan sis
çevremi kuşattı çepeçevre,
denizin üzerinde hızla ilerledim
ilerledikçe rüzgârlar dans ediyor
bize doğru haykırıyordu,
öyle bir sevda ki ey canım ey yâr!
bakmadım bile gerisin geriye...

Şimdi bir sevda acısı düşmüştü içime,
bir rüya görmüş uyanmıştım herhalde,
ama gel gör kalbim,
gözlerindeki engin maviden kaçamadı
çaldı gözümün bebeğinden uykuyu.

Beyoğlu/Efes Otel/Haziran 2008

12 Mayıs 2011 8 şiiri var.
Yorumlar