İstasyondaki Adam
İki damla gözyaşıydı,
Hasretin başlangıcı,
Kelepçeydi sanki yüreğime,
Kapıyı kapatırken o son bakışı...
Çekip gitti sessizce, boynunu büküp de,
Ardına bile bakmadı,
Kayboldu gözlerden bindiği trenle...
Saat on altı otuzdu,
Hissettim yokluğunu,
Buz gibiydi istasyon,
Fark ettim unutulduğumu,
Önce gözlerim doldu, sonra yüreğim,
Titredi bütün bedenim,
Ve tükendi ümitlerim...
Anladım ki bu gidişin, dönüşü yoktu,
Zaten dönmemek için, mazereti çoktu,
Kim bilir şimdi, nerelerdesin,
Sen de benim gibi, bilinmeyenlerdesin...
Kayboldum inan ki,
Aradım ama bulamıyorum,
Ne kendimi, ne de seni...
Yalnızım şimdi,
Yine aynı istasyonda,
Yüzlerce tren, binlerce insan,
Gelip geçti buradan!
Ama sen yoksun,
Yokluğunun bu on sekizinci baharı,
Hala bekliyorum,
Bilmiyorum unuttun mu?
İstasyondaki bıraktığın adamı...
Dip Not: İzmir Basmane tren garında tanıştığım, aşkını bu istasyondan yolcu eden ve on sekiz yıl boyunca orada yaşayan adamın anlattıklarından yola çıkılarak kaleme alındı, gerçek bir aşk hikayesinin kırıntıları...