İsyan

İsyan

Bu şiir uzun olacak

Mor salkımla kaplı penceremin

Küpeştesi

Ayıbı bilen perdelerin

Ve mahreme

Ait odaların kuytusuna

koyup hapsettigim erk-liğim

Utanıyorum adamlığımdan

İnsanlığımdan

Uzak bakışlarım

(Ufukta bir çıkış kapısı ararken)

İsyanda durur şairliğim

Sığınır boynu bükük

Açan nergislerime

Affedin beni...


İsteklerim;


-Sevgi sözcükleri bağırılarak söylenmeli bu hayata-


Düşsel vadilerin sonunda

Karışıyorum ormana

İlhama 5 kala sohbetler

Ediyoruz seninle

Sen yoluna gidişlerimde;

Dilim,ruhum,bedenim,

düşüncem Özgür.


Ama

Sen; Ö Z gür LÜKS sün

Kimilerine göre

Sen yoluna gidemeyişlerimde;

Umman'da

Kahire'de

Köln'de

Manhatten Köprüsü'nde

Niyagara Şelalesi'nde

İnsanlar gece 11 de geçerken

Yaşamlarına,

Sabahlarına

Bahçelerine

Sevdiklerine

Ama bizler ama sizler

Laf ebesi

Laf kurnazı

Laf

Laf etme dur dur ulan dur

Ki Ihlara

Ihlara doğduğum toprakların kalbi

İnsan insan

Çoğalıyorum kör boşluklara

Dol dol dol ulan dol

Adını koyduğun ne varsa

İnsanca dol; saygıyla...

Yorumladığın,

Kurguladığın,

Düzene, adalete, siyasete,

Yoruma, yorumsuzluğa

Yaptığın, yapamadığın

Varoluşlara,

Kayboluşlara,

Kayıp zamanlara,

Yitiklere, yokluklara,

Yaşanmamışlıklara,

Yaşanmışlıklara,

İnsanca; insanla dol

Dol Sustuklarıma

Ey Özgürlük

Ne hayatlar soluyur yüreğimden kopararak göz göre göre

Kırmızı gardenya kaplı penceremin

Küpeştesi

Ayıbı bilen perdelerin

Ve mahreme

Ait odaların kuytusuna

koyup hapsettigim erk-liğim

Utanıyorum adamlığımdan

İnsanlığımdan

Uzak bakışlarım

(Ufukta bir çıkış kapısı ararken)

İsyana kaçar yine Şairliğim

Beynim dimağ, us, akıl

Susma,

Rengini vermiyorsan

Özgürlüğüne

Sol sol sol ulan sol

Rengini bozduğun

Yakıp yıktığın ormana

Kırıp döktüğün

Hatlara, şehirlere

Bozup yapamadığın

Doğaya

Onaramadığın hayatlara

Sol umarsızca bir daha sol


Hani bir bebek cesedi vardı sahillerde


Hani bir kadın ölmek istemiyordu

Boynuna saplı bıçak darbesini tutarken


Hani bir yerli samuray, kılıçla biçmişti bir Asenayı


Hani bir çocuk, 15'lilerin torunu,

15' indeydi son ekmeği aldığında,


Ve Kürşat'lar

Ve Muallimler, Tabipler

Kızlar, Kadınlar, Şehitler

Ve niceleri

Ve en sivri uçlu kalemlerin

Sahipleri,

Aydınlar...

Yazarlar...

Ve Şairlerin

Cesetleriyle beslenen bu toprak

Normal bir ölüme hasret

Normal bir Azraili özler

Şansa Kader yaşadığımız gibi

Sokak tabelaları adınız

Bu sokakta Özgürce yatınız


Tabelanız

Başında Ruhunuza okunur mu ki Fatiha, soralım mı Hatipli oğullarımıza

Öz Gür Lüks bir soru Hocam?


Kırmızı karanfiller kaplı sokaklara bakar penceremin

Küpeştesi

Ayıbı bilen perdelerin

Ve mahreme

Ait odaların kuytusuna

koyup hapsettigim erk-liğim

Utanıyorum adamlığımdan

İnsanlığımdan

Uzak bakışlarım

(Ufukta bir çıkış kapısı ararken)

Utanarak ölür, vicdanım.


Aşkı yazmak yerine

Yüreğim, kalemiyle

Yeniden kazıyor

Sahip çıkılmayan mezarlarınızı

Otopsi yapılmalı

Cesetlere değil,

Değil artık

Katillerin özgürlüğüne

Katil ellerine

Bul bakalım

Uçurur...

Sokalarda kedileri

Ve kuşlar miyavlar aslında

Bilir misin?

Özgürlükte

Ki

Perşembe gecesi yıldızlarının

Şarkılarını hiç duymadın daha

Ve Cuma Gecesi meleklerinin

İlahilerini...

Senden uzak

evet

hadi anla beni

Yorumla

Benim bir şair olma ihtimalimi

İhtilalinle devir baltala

yargıla ya da bombala

Bombala ki

Parça parça savrulayım, çoğalayım

vatanımın masum cesetlere doymuş toprağına

Yok yine yattı altılı

Işıldak değil fırıldak gözlerle

Söylenerek

biri gelir...

Sarhoş bu

Bu bir deli

Kolayca kurtul...

Kendine tahammül etmeyi dener misin?

Şişenin dibini görme

Şişenin dibinden bak

Merceğiyle özgürlüğüne

Beni duymayı dene

Alo alo

Toprağım...

Yaprağım...

Cerrahım....

Neşteri

Vurmak kolaydır

Cerahatla şişmiş

Her bir sorguma

Halbuki

İmzaya gerek yok

Aranma aratma

Yakalama iznine gerek yok

Tükenmiş kalemler yazamaz

Veremez benim hükmümü


Beyaz zambaklar kaplı arka penceremin

Küpeştesi

Ayıbı bilen perdelerin

Ve mahreme

Ait odaların kuytusuna

koyup hapsettigim erk-liğim

Utanıyorum adamlığımdan

İnsanlığımdan

Uzak bakışlarım

(Ufukta bir çıkış kapısı ararken)

İsyandan isyana kaçar yine Şairliğim


Kalplere gir, gir, gir ulan gir

Düzelt, düzelt beni

Al elimden kinini nefretini

Elimin kirini

Yoksay bedenimi

Yeniden doğuşlara

Doğumlara

Günlere umuta

İnada

İşle beni yeniden

Adın yine özgür bir umut olsun

Ey Özgürlük

Ama yine de

İki ekmeği

Tuza basalım mı seninle

Bu tuz ki yaralarımıza fazla

Geçmişimize fazla

Günümüze,

Omzumuza

Ve alnımıza fazla ama

Erk-anınla

Geleceğimize

Kara leke

Yetersiz değil artık

Ama

Emeksiz

Ekmek mi olur?

Bana makarnamı verin...

Ekmeğe ne hacet ve de tuza

Fazla söze gerek yok.

Şakacı seni...

Gökkubbenin Alpleri

Işıldak gözlere mahkûm çok yazık...


Tcpassenger_ierdogan

11 Nisan 2025 51 şiiri var.
Beğenenler (6)
Yorumlar (1)
  • 1 gün önce

    Yaralı omuzlarımızda bir ağıt, özgürlüğün tuzlu ekmeği.Ve beyaz zambakların ardındaki sırlar,insanlığımızın utancını saklamaya yetmiyor.

    Tebriklerimle,