Kaçak Çay

Eğer ölümsüz olsaydım
seninle paylaşırdım ömrümü
Dünyaya bir kez daha gelseydim
yine böyle yaşardım
sevgiyi büyütürek
acılara tutunarak

Gel bir kaçak çay demliyeyim sana
Hayatın kır düğünlerinden
pembe panjurlu evlerden
ibaret olmadığını anlatayım
şiir okur , bağlamada çalarım hem ...

Hayatta dram sahnelerinden başka
senaryosu olmayan
yazdıkları kağıttan gemi
denizi olmayan bir şehirde
karaya vurmuş bir senarist...

Belki açık arttırmalarda yüzlerce tablosu
satılık bir ressam
birgün olsun sergisine uğramamışsın...
belki bir yazar henüz hiçbir kitabı
yayınevine düşmemiş
kapağına bakmamış , okumamışsın...

Ya da sesine güvenen bir mızıkacı
henüz hiçbir stüdyoya uğramamış
duymamış,sağır kalmışsın
uzaktan uzağa sevmeler yaşamış yürekleri
aynı şehirde , aynı semtte belki
ve gurbetinde
hangisi vazgeçmiş ki sevmekten ...

Bu cuma gel , haftaya gel
aylar sonra istersen
takvim yapraklarından ağaç olduk
yıllar boyu beklemedik mi zaten ...

Gel bir kaçak çay demliyeyim sana
tavşan kanı olmasa da
birer simit alırım, hazır martıların yokluğunda
bardağın bile çifte gider...
Bilirsin , yalnızlık tanrıya mahsustur
tanrı öldü benim lügatımda
çaydanlık yandı kül oldu
yokluğunda yarım kaldı çatlamış tüm bardaklar
sonra kırıldı , kalbimize döndü
Yerlere döküldü çevirmelerden
kuytu köşe geçirdiğimiz çay

Sense hala yoksun ...