Kairos/2
Sıkışmış kelimeleri rahatlatmak için içimi boşaltmak istiyorum Kairos...
Zor olan bazı hususlar var tabi ki dünya üzerinde...
Bunları tek tek anlatacak ya da kıçı kırık bir tual'de resmedecek değilim...
Belki de ben insan bile değilim...
Sıyırabildiğim için üzerimde ki yalan sevişleri çok da umursamıyorum artık...
Ne olduğumun ya da kim olduğumun bir önemi yok...
Yani ben kadın olmayı beceremiyorum diye tüm kahpeliklere göz yumacak değilim öyle değil mi?
Hani bazen diyorum ki Kairos...
Toplayayım tası tarağı siktir olup gideyim şu şehirden...
Üstüme üstüme geliyor artık her bir mimarinin yıkılmış hayaletleri...
Işıklar yanıp sönüyor , insanlar gelip geçiyor...
Ulan biride dönüp bir derdin var mı diye sormuyor!
Kalıplaşmış kelamlardan ve yapış yapış çıkarcı zihniyetlerden öylesine sıkıldım ki anlatamam...
Ki bir sıkıntıyı anlatmak yahut paylaşmak kişiye göre değişirmiş Kairos, onu da çok iyi biliyorum...
Yani ben boktan bir aşk'ın içine düştüm ne sağa gidebiliyorum ne sola dediğimde;
Koyver gitsin hayatın yönü yoktur diyen biri yok hayatımda...
Anlayacağın Kairos millattan önce öttürdüğün borular kimsenin umrunda değil!
Cibiliyetsiz şahşiyetlerin şahlanması zor değil şu devirde....
Şu devir dediğim karaktersiz düşüncelerin kral olduğu ve dalkavuksuz bir yaşamın imkansız olduğu zamanlar sadece...
Ben arafta ki vaveyla!
Sen ''fırsat'' denilen küf kokulu bir travma...
Zamansızlığımıza savurduğumuz lanetlerin hesabı;
Mahşer'in göbeğinde sunulan Deccal'in afkurmaları eşliğinde bilmem kaç motorlu duble fırının içinde eşit derecede yanacağımız bir hurafe!
Hepimizin sahibi olan yüce Rab, hepimizi affetsin...
Hilal Oğuz