Kalakaldım
Ben önce,
İki göz gördüm,
Iki ceylan gözü...
Öylece kalakaldım...
Teni
Çin ve hint ipeklerinin
yanında hiç kaldığı,
Teni...
Tanrının tabiri caizse dokuduğu,
Beyazlığının yanında Yüce Ay'ın
Beyazlığın yanında,
Kadim dostum kağıdın bir hiç kaldığı
Tanrının sanki ruhunun beyazlığını yüzüne yansıttığı bir varlığın karşısında kalakaldım
Yanaklarındakı iki pembe lekenin,
Dünyadakı tüm pembe şaraplardan
Daha sarhoşluk veren,
Ve dünyadaki tüm pembemsi günbatımlarını
Fütursuzca söndüren,
Bir varlığın karşısında kalakaldım...
Gülüşü, dünyadaki tüm incilere,
İnciliği yeniden belletip,
"Öyle inci olmaz böyle olur!" Der gibi
Tanrı istese gülüşünün
Tüm dünyayı aydınlatacağı
Bir varlığın karşısında kalakaldım
Saçları bazen siyah
Bazen kestane rengi...
Her gün doğuyordu güneş,
Sanki özellikle o rengi
Zuhur ettirmek istermiş gibi...
O saçları ki,
Rüzgarda dalgalandığında,
Sanki tüm duyguların anarşizmini
Ilan eden bir bayrak,
Bir sancak gibi...
Sanki tek başına bir devlet,
Bir millet bir vatan gibi...
Saçları,
Tanrının tel tel yarattığı saçları,
En mistik en güzel gök adaların
Sanki parça parça tezahürü
Gözleri,
Sanki semadaki binlerce yıldıza eş,
Siyah bir semai kuyu gibi,
Hangi yöne gidersen git,
Ne kadar uğraşırsan uğraş,
Hep içine düşersin,
İçinde kaybolur,
Gidersin...
Gözleri sanki sema ve samanyolunun bir parçası
Ve merkezi gibi...
Sen gözlerini aç da
ruhum o kuyuyu tavaf etsin...
Be ipek tenli kara gözlü
Bayrak saçlı beyaz ruhlu
Beyaz kız,
Sen ruhumun yörungesinin
Merkezi misin...
Yemin ederim
Yemin ederim
Yemin ederim,
Kaç senelik sanatkâr
kaç senelik şairim,
Daha senin gibi bir şiir,
Daha senin gibi bir ilâhi sanat,
Okumadım,görmedim,duymadım,
Bilmedim!
Ve şimdi,
Şimdi hak veririm,
Züleyhanın yanındaki kadınlara...
Onların,
"Bu insan olamaz,
Olsa olsa bu bir melektir!"
Dediği yerdeyim...
https://youtu.be/dN1XUV6QclU?si=bwHke9qQCq0mYtdl