Kalbindeki Mezarım

Bir çeyrek asır öncesiydi,
Adımı yazmıştın,
Kalbindeki mezar taşına..

Ölülerin lisani olmaz diye,
Hic konusmazdım seninle,
Arada bir dalardım düşlerime,
Çizerdim mezar taşları,
Masumca hayal defterime,
Gülüm bana yakıştırmış der,
Kefenimi giyerdim üzerime..

Arınınca düslerimden,
Bakardım sana bir köşeden,
Belki gülümsersin aniden,
Hayat verir,
Beni çıkarırsın kefenimden..
Bakmazdın bana ,
Ve anlardım ki,
Ölüler farkedilmez,
Nasıl farkedilsin ki,
Gömülen her beden,
Görünemez ebediyen..

Dalardım meczubi rüyalara,
Çevirirdim suretimi,
O ışıksız aynalara,
Gömdüğün beni göremezdim,
Rüyadan çıkıp sana dönerdim,
Bakmanı, bir kez olsun,
Bana bakmanı,
Nuru sönmüş aynama,
Can veren ışık olmanı,
Beni kabirden çıkarmanı,
Arzularken ben,
O uğursuz gün geldi ve,
Kaybolup gittin aniden,
Ölmüş ben,
Yoksundu artik senden....

Nice kışlar, baharlar gördü,
Kalbindeki mezar taşım,
Sonbaharına gelince yaşım,
Öğrendim ki senin,
Sadece beni öldürmediğin,
Kalbindeki mezara,
Ikimizi de gömdüğün,
Ve yanımdan hiç ayrılmadığın,
Gerçegi ile yüzleşince ben,
Can veren ruh ile doldu beden.

Bende yaşayan sen,
Sende yaşayan ben,
Mezar sandıkları yerden,
Doğruldular tek beden...

Mezardan yükselen üç gül,
Geçmiş, an ve gelecek,
Seninle yükseldi,
Seninle devam edecek..
Seninle solup,
Seninle gömülecek..

24 Eylül 2011 46 şiiri var.
Yorumlar